Lozan ve hilafet

ASLINDA iyi oluyor, bilgi süzgecinden geçmemiş söylentiler tartışmaya açılıyor, “bilgi”nin eleştirisinden geçiyor.

Haberin Devamı

Bu söylentilerden biri, İsmet Paşa’nın Lozan’da “hezimet”e uğramakla kalmayıp hilafeti de sattığıdır.

 

Bunun delili nedir?

 

Delili, İngiltere parlamentosunun, ancak Türkiye’de hilafet ilga edildikten sonra Lozan Antlaşması’nı onaylamış olmasıymış.

 

Lozan’da 24 Temmuz 1923’te imzalanan antlaşma, Türkiye’de 14 Ağustos’ta Meclis’e sunuldu, 21 Ağustos’ta görüşmeye başlandı, ciddi surette tartışıldı, 23 Ağustos’ta onaylandı.

 

Türkiye işi sürüncemede bırakmamıştı, çünkü onay üzerine İstanbul ve Çanakkale’deki İngiliz ve Fransız işgali sona erecekti. Öyle de oldu.

 

Haberin Devamı

İNGİLTERE NİYE GECİKTİRDİ?

 

İddiaya göre İngiltere, Türkiye’nin hilafeti kaldırmasını beklemişti.

 

İşte 3 Mart’ta hilafet kaldırılmış, İngiliz parlamentosunda Lozan görüşmeleri 1 Nisan’da başlamış, 6 Ağustos’ta onaylanmıştı.

 

Delil diyorduk ya, delil bu!

 

Halbuki “zamanlama manidar” değildir. Çünkü, İngiltere Lozan onayını, bizdeki hilafete bakarak ayarlamadı.

 

Sebep İngiltere’deki hükümet buhranlarıdır. İnip çıkan hükümetler sonunda, artık İngiltere’nin “doğu sorunlarını” bırakıp açlık sınırındaki ekonomiyle ve yeniden krize giren Avrupa sorunuyla ilgilenmesini savunan İşçi Partili Başbakan Ramsay McDonald Şubat 1924’te iktidara geldi, nisanda Lozan’ı onay için parlamentoya sevk etti.

 

Avam Kamarası’nın 6 Haziran 1924 günlü oturumunda hâlâ Sevr’i savunan eski başbakan Lloyd George, Lozan’ı İngiliz diplomasinin yenilgisi olarak eleştirdi... 6 Ağustos’ta Lozan’ın parlamentolarca onaylanması kesinleşti.

 

Haberin Devamı

Bu konuda benim “Bilinmeyen Lozan” adlı kitabımda ayrıntılı bilgili vardır.

 

İLGİSİ YOK

 

Dün Sabah gazetesinde, saygın tarihçilerimizden Şükrü Hanioğlu şunları yazdı:

 

Antlaşma (Lozan) imzalandıktan sonra cumhuriyet ilân eden Türkiye, yaklaşık sekiz ay süre ile de hilâfet kurumunu bünyesinde tutmuştur. Bu alanlarda alınan kararlar antlaşmanın getirdiği yükümlülüklerden değil, ülkenin lider kadrosunun tercihlerinden kaynaklanmıştır.”

 

Hanioğlu’nu okuyunca bugünkü yazıma karar verdim.

 

Evet Lozan’la, sonraki cumhuriyet ve hilafet konuları arasında hiçbir nedensellik bağı yoktur. Mustafa Kemal zaten aklındaki bu projeleri uygulamak için, ülke sınırlarını belirleyen barış antlaşmanın imzasını beklemişti.

 

Haberin Devamı

Daha önce hilafeti kaldırmanın sözünü etmek bile Milli Mücadele’ye içte de dışta da çok büyük zarar verirdi.

 

Kazım Karabekir’in, hilafeti kaldırmada acele edildiği, bu yüzden Musul tezimizin zaafa uğradığı yolundaki tezi de yabana atılabilecek bir tez değildir.

 

TARİHİ ‘ANLAMAK’

 

Tarih, günümüzün siyasi ve ideolojik kavgalarına “delil” devşirmek için değil, “anlamak” için okunmalıdır.

 

Lozan zabıtlarını, Meclis’teki müzakereleri, İngiliz siyasetini, bu siyasetteki değişmeleri ve zamanın kuvvet dengesi gibi sorunları okumadan doğru düşünebilir miyiz?

 

Daha önemlisi “anlama” melekemiz gelişir mi?

 

Sadece Lozan’ı değil, en azından son iki yüzyıllık tarihimizin hiç olmazsa ana başlıkları hakkında okumalar yapmak ve bu sayede bilgiyle düşünmek gerekir.

 

Haberin Devamı

Bunun yerine duygular, önyargılar, komplo teorileri ve ideolojik şablonlarla tarihe bakınca ne oluyor biliyor musunuz?

 

Bilgi ve analiz düzeyi düşük, duygu ve önyargı düzeyi kabarık bir siyasi kültürler çatışması hayatımıza hükmediyor.

 

Halbuki Cumhuriyet romantizmiyle Osmanlı romantizmini vuruşturmaya değil, tarihi tecrübemizi anlamaya, değişen dünya içinde yorumlamaya ve o zihni birikimle geleceğe bakmaya ihtiyacımız var.

Yazarın Tüm Yazıları