Paylaş
Amerika’nın, Avrupa’nın ve Japonya’nın tepkileri siyaseten ve iktisaden önemli fakat sonucu değiştirir mi, emin değilim.
Avrupa’nın da Rus doğalgazına bağımlı olması ve çok sert ekonomik yaptırımların dünya ekonomisini yavaşlatarak Batı’ya da zarar vermesi gibi gerçekler ortada.
‘REFERANDUM YOLUYLA’
Üzerinde bilhassa durulması gereken husus, “referandum yoluyla” sınır değiştirmektir. Moskova bunu savunurken Kosova’nın bağımsızlık referandumuyla Sırbistan’dan ayrılmasını ve Batı’nın bunu desteklemesini örnek gösteriyor. Rusya bir bakıma Kosova’nın Sırbistan’dan kopmasının da rövanşını alıyor.
Gözlemciler Ukrayna’da, Rusya Federasyonu’nun uçsuz bucaksız topraklarında ve tüm bölgede “referandum yoluyla” sınır değiştirmenin tetiklenmiş olabileceğine dikkat çekiyorlar.
Çeçenlerin de referandum istediği biliniyor.
Ve diğer bir kaygı, “cihatçı” militan grupların bu coğrafyada “yeni bir cephe” açma iştahına kapılmaları ihtimalidir. Kırım Türklerinin Lideri Mustafa Cemiloğlu da bu kaygısını dile getirdi. (Financial Times, 9 Mart)
Güneyimizde kanlı siyasi depremler devam ederken kuzeyimizde de sarsıntılar ortaya çıkıyor!...
KIRIM VE OSMANLI
Kıpçak asıllı Altın Ordu’nun devamı olan Kırım Hanlığı, Fatih tarafından Osmanlı topraklarına katıldı; bu, Karadeniz stratejisinin bir uygulamasıydı. Yavuz Selim’in eşi Ayşe Hafsa Sultan, Kırımlı Mengi Giray Han’ın kızıdır. Yavuz’un desteğiyle Mengi Giray, diğer hanları yenerek Kırım’da istikrarı sağlamış ve medeni gelişme dönemini başlatmıştı.
Fotoğrafta Kırım Hanlığı’nın başkenti Bahçesaray’daki Hanlar Sarayı görülüyor. İstanbul’daki Topkapı’nın küçük kardeşidir; yanındaki “Babıâli” ile birlikte.
Çarlık Rusyası’nın güçlenmesi, Osmanlı Türkiyesi’nin zaafa uğramasıyla adım adım Kırım’ı ele geçiren Ruslar, 1783’te Bahçesaray’ı ele geçirerek şehri yaktılar. Tarihçi Kemal Karpat’a göre, 1783’ten 1922 yılına kadar Türkiye’ye göçen Kırım ve Kazan Tatarlarının sayısı 1 milyon 200 bindir. O zamana göre, çok büyük bir rakamdır, yerlerine Ruslar yerleştirildiği için Kırım’ın kimliği de değişmiştir.
STALİN’DEN BUGÜNE
1944 Mayısı’nda Stalin, Kırım’da kalmış bulunan 302.000 Tatar Türk’ünü Orta Asya’ya tehcir etti; suçlama Nazi işgaline yardım etmeleriydi. Alan Fisher, “The Crimean Tatars” adlı kitabında, bu iddiayı çürütür: 300 bin Kırım Türk’ü içinde 18 yaşın üstünde olanların sayısı 95 bindi, 53 bini Kızıl Ordu saflarında Nazilere karşı savaşmıştı, madalya alanlar da az değildi. 12 bini yeraltı direnişinde görev almış, 30 bini savaş şartlarında ölmüştü...
Ufak marjinal gruplar Nazileri desteklemiş olabilir, Rusların içinden de...
Üstelik, Alman ordusu yenilip Kızıl Ordu Kırım’a hâkim olduktan sonra, yani “savaş tedbiri” denilemeyecek bir dönemde Tatarlar yurtlarından sürüldüler, birçoğu yollarda can verdi.
Kırım 1954’te Ukrayna Sovyet Cumhuriyeti’ne bağlandı.
“Tatar Gandi” olarak bilinen Cemiloğlu’nun kimsenin burnunu kanatmayan barışçıl mücadelesiyle Tatarlar son otuz yılda Kırım’a dönüyorlar, bugünkü sayıları 300 bine yakın... Tabii ki Kırım’ın Ukrayna’ya bağlı kalmasını istiyorlar.
İnşallah korkulanlar olmaz.
Bu vesileyle aziz dostum Mustafa Cemiloğlu’na saygılar sunuyorum.
20. yüzyılın başında bütün Türkçe konuşan toplumların aydınlanma önderi olan Kırımlı İsmail Gaspıralı’yı rahmetle anıyorum.
Paylaş