Paylaş
Fakat durup dururken başınıza yıldırım düşmüyorsa kazalar da insan eseridir. Trafik kazaları ya sürücünün ya trafik işaretini yanlış koyanların veya koymayanların suçu değil midir?!
Afyon’daki mühimmat deposunda bombaları 3 günlük, 17 günlük askerlere taşıttırmak, istif ettirmek, üstelik bunu gece vakti yaptırmak nasıl bir ‘kaza’dır?!
Sadece Afyon faciası ve oradaki 25 evladımızın şehit düşmesi değil... Karakollarda güvenlik tedbiri eksikliği yüzünden PKK baskınlarında şehitler vermemizle, güvenlik kurallarına dikkat etmeden bombaları üç günlük çocuklara taşıttırma arasında bir fark görüyor musunuz?!
Kırıkkale’deki patlama
3 Temmuz 1997’de Kırıkkale’de mühimmat patlamış, 2 ölü 50 yaralı olmuştu. Kırıkkale iki atom bombası şiddetindeki bir patlamadan saniye farkıyla kurtulmuştu.
Haklı olarak sabotaj ihtimali akla gelmişti, çünkü mühimmat fabrikası “Yasadışı örgütlerin baş hedefi idi”. Fakat dört ay süren soruşturma sonunda “kaza” olduğuna karar verilecekti. Dönemin Çalışma Bakanı Nami Çağan tesislerde “işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri olmadığı için” 226 milyon (bugünün değeriyle 226 bin) lira para cezası kesildiğini açıklamıştı! (Hürriyet 28 Kasım 1997)
Devlet bir cebinden para cezası alacak, öbür cebine koyacaktı!
Afyon olayı
Afyon patlaması çok daha vahimdir. Evvela askeri bir mühimmat deposudur. Kuralların ve denetimlerin daha sıkı olması lazımdır. Yaşadığımız ortamda güvenlik kurallarına her zamankinden çok dikkat edilmesi gerekir.
Madem “NATO standartlarına uygun” bir “ana mühimmat deposu”dur, NATO ülkelerinde böylesine “yüksek güvenlikli” yerlerde 3 günlük askerlere bomba taşıttırılıyor mu?! Bakan Eroğlu’nun bu tür patlamaların örneğini Pakistan ve Hindistan’dan vermesi hazin değil midir?
İhtimallere bakın
İnşallah sabotaj değildir, inşallah buralara kadar ‘sızmış’ olamazlar. Gerçekten de kaza, ama insan eliyle yapılmış kaza gibi gözüküyor.
Efendim, bombalar ve onları patlatacak fünyeler ayrı tasnif ediliyormuş, fakat çocuklara taşıttırılanlar arasında 70 yıl öncesinden kalma “fünyeli bombalar” da varmış! Onlardan biri bir türlü patlayıp büyük patlamayı tetiklemiş olabilirmiş!
Madem öyle, niye farklı bombaları, barut ve ateş gibi, aynı anda, aynı kişilere taşıttırıyorsun?!
Hatta dün TV’lerde bir “askeri uzman” mühimmat deposunda böyle çeşitli bombalar ve patlayıcılar olduğu için, “birinin sigara yakmasıyla da patlama olabileceğini” söyledi!
Olur mu? Öğretmeden görevlendirirsen olur!
Moral sorunu mu?
Elbette acele etmemek, soruşturma sonucunu beklemek gerekir. Fakat akla gelen her soru ortaya dökülmeli ki, soruşturma eksik kalmasın... Daha önemlisi, bu patlamada mutlaka insan kusurunun bulunduğu gerçeğidir. Durup dururken patlamadı bombalar; “taşırken, istif ederken” yani insan eliyle, güvenlik tedbirlerindeki dikkatsizlikle oldu bu patlama...
“NATO standartları” dikkate alınmadan taşıma ve istif edildiği için, 25 genç adam hayatını kaybetti!
Endişem şudur: Bu tür olaylar acaba kamu görevlerindeki heyecan ve dikkat kaybının, hatta ordunun moralindeki zedelenmenin bir sonucu mudur?! Çok sayıda insan bunu soruyor, demek ki artan bir endişe var böyle.
Titizlikle soruşturulması, kusurluların şiddetle cezalandırılması ve en önemlisi, bir derlenip toparlanma şart.
Paylaş