Hak ve itaat

DANIŞTAY, bildiri yayınlayan akademisyenler hakkında YÖK’ün yürüttüğü disiplin soruşturmasının durdurulmasına karar verdi.

Haberin Devamı

Söz konusu akademisyenler yılgınlığa kapılmamışlar, YÖK’ün soruşturma kararına karşı yargıya başvurarak dava açmışlar.

 

Dilekçeyi uzman hukukçu Prof. Yaman Akdeniz yazmış... Danıştay 8. Dairesi, “disiplin yönetmeliği uygulanamaz” diyerek yürütmeyi durdurma kararı vermiş. Niye?..

 

ANAYASA MAHKEMESİ

 

İktidar Mart 2014’te Yüksek Öğretim Kanunu’nun, 53. maddesini değiştirerek “hangi fiillere hangi disiplin cezalarının uygulanacağı” konusunda yetkiyi YÖK’e vermişti.

 

YÖK’ü daha otoriter hale getiren bu yasa, geneldeki otoriterleşme ve “yapboz kanunları” dizisinden bir örnektir.

 

Haberin Devamı

CHP Anayasa Mahkemesi’ne götürdü...

 

Anayasa Mahkemesi 14 Ocak 2015 günlü kararında, “disiplin işlemlerine dair usul ve esasların” idari kurullara bırakılamayacağını belirterek, 53. maddenin bu bölümünü iptal etti. (K: 2105/6)

 

Bu usul ve esaslar kanunla düzenlenmeli, idarenin takdirine bırakılmamalıydı.

 

Böylece disiplin işlemlerinde yetkisiz kalan Yüksek Öğretim Kurulu’nun akademisyenlere disiplin soruşturması açması kanuni dayanaktan yoksundu, Danıştay 8. Dairesi yürütmeyi durdurma kararı verdi.

 

Akademisyenlerin savundukları siyasi görüşlere karşıyım fakat hukuk budur; AYM’nin de Danıştay’ın da kararı doğrudur.

 

Bakalım HSYK, “sıfırlanan” Danıştay’a yeni üyeler atarken bu kararı veren yargıçlar hakkında ne işlem yapacak?

 

DANIŞTAY KARARI

 

Bu olay hak eksenli hukuk anlayışı, yargı bağımsızlığı, hak arama bilinci ve itaat kültürü gibi fevkalade önemli konular üzerinde düşünmemizi gerektiriyor.

 

Haberin Devamı

Evvela, iktidarın hain ilan ettiği akademisyenler hakkındaki soruşturma için yürütmeyi durdurma kararı veren Danıştay 8. Dairesi, türban yasaklarının kaldırılmasında da önemli kararlar vermişti.

 

İşte “hak eksenli hukuk” anlayışı budur.

 

Buna karşılık “otorite eksenli” hukuk anlayışının örnekleri Sulh Ceza hâkimlerinin kararlarında bolca görülüyor: Atadıkları kayyumların AKP’li olması, basın hakkında iktidarın siyasi söylemine göre iddianameler düzenlenmesi, tutuklamalar yapılması...

 

İktidarın, soruşturma aşamasında savcı ve hâkimlere “emir ve talimat” vermesini suç olmaktan çıkaran kanun değişikliği yapması! (TCK, 277)

 

Uzun listenin sonunda Yargıtay ve Danıştay’da “sıfırlama” kanunu var.

 

Haberin Devamı

YUKARIYA ÇIKMAK

 

Akademisyenler dava etmese, yargı da “otorite eksenli” düşünseydi sonuç tam tersi olurdu. Dünyada da, bizde de “hak eksenli” hukuk anlayışı AYM içtihatlarıyla gelişiyor.

 

Fakat “otorite eksenli” kültür yargıda otorite yanlısı eğilimler halinde ortaya çıkıyor... Siyasi otoritede de “yürütmeyle uyumlu” yargı istiyor, bu yönde kanunlar çıkarıyor.

 

Dahası, toplumda kendi hakkını, devlete karşı sorumluluğunun yanında şu veya bu ölçüde önemsiz sayanların oranı toplam yüzde 64’tür!!

 

Şimdi özellikle sağ partilerin mensuplarına “hak eksenli” bir soru:

 

Kanunlara ve parti tüzüklerine göre delegelerin istedikleri kişiyi il, ilçe başkanı, genel başkan, yönetim kurulu üyesi ve milletvekili adayı seçme “hakkı” vardır; bu “hakkınıza” sahip çıkıyor musunuz?.. Yoksa “itaat” mi ediyorsunuz?

 

Haberin Devamı

Bütün milletlerin tarihinde padişahlar, krallar, şefler var.

 

Bu çağda niye liderler kendi partilerinin ebedi şefleridir?

 

Partilerle ilgili sorunun cevabı ile, genelde dünya hukuk devleti sıralamasında niye 80. sıradayız, niye bir türlü orta gelir düzeyini aşamıyoruz gibi soruların cevabı aynıdır: Haklarının bilincinde hür irade sahibi birey ve hukuk devleti olmadan ülkeler daha yukarıya çıkamaz.

Yazarın Tüm Yazıları