Dış kaynak

EKONOMİDEN sorumlu Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Şimşek’in dünkü konuşmasından şu satırların altını çiziyorum:

Haberin Devamı

“Sayın Cumhurbaşkanımız haklı, faizler yüksek. Ama niye yüksek, oturup bakmamız gerekiyor. Türkiye ayağını yorganına göre uzatmayan bir ülkedir, tasarruf oranı en düşük ülkelerden biridir. Tasarruf düşük olunca ne yapıyorsunuz, dış kaynağa ihtiyacınız var.”

Saygın bir ekonomist olan Şimşek’in bu sözlerinde çok şey var. Elbette ben iktisatçı değilim, fakat iktisat tarihine dair çok şey okudum,   “ekonominin kanunları” hakkında biraz bilgim var. Bu açıdan irdelemek istiyorum.
Gerçekten Türkiye’de faizler çok yüksektir. Amerika’ya, Avrupa’ya, Japonya’ya bakın; kapitalizmin en gelişmiş olduğu bu ülkelerde faiz sıfır gibidir. Hatta ekonomik durgunluğu aşmak için “eksi faiz” uygulaması bile yaptılar.
Bizde ise yüksek. Niye?

 

Haberin Devamı


SERMAYE VE FAİZ

 


Kanuni Süleyman zamanında para vakıfları şeyhülislam fetvasıyla yüzde 12 faizle kredi veriyordu. Sultan Süleyman faizi yasaklamaya kalkınca ekonomi çökmeye başlamış, Kanuni de yasağı kaldırmıştı. Halbuki o zaman Avrupa’da faizler yüzde 4-5 civarındaydı!
Çünkü Avrupa’da sermaye birikimi gelişmişti, sermaye bol olduğu için faizi de düşüktü. Bizde sermaye birikimi yetersizdi, faiz de yüksekti.
Sayın Şimşek de günümüz için diyor ki, çok harcıyoruz, tasarruf oranımız yani bir yönüyle sermaye birikimimiz yetersiz, onun için dışarıdan sermaye getirmeye ihtiyacımız var.
Niye böyle?
Geçenlerde Sayın Rahmi Koç açıklamıştı:
“10 senede yapılan yatırımların çoğu taşa-toprağa ve çimentoya gitti. Oysa memlekete ihracat getirecek, rekabeti kuvvetlendirecek, ‘greenfield’ dediğimiz yeni yatırımlar, yeni fabrikalar, yeni işler açılması lazımdı.” (18 Şubat)
Saygın bir iktisatçı olan Ali Babacan da yatırımların sanayiye değil lüks inşaata gitmesinin ülkeyi sıkıntıya sokacağı uyarısında bulunmuştu, hem de iki yıl önce. (24 Temmuz 2014)

 


DIŞ KAYNAK İHTİYACI

 

 

Haberin Devamı

İnşaat kısa vadede istihdam sağlayıp oy getiriyordu; aşırı tüketimle milli tasarruf oranı da yüzde 18’den yüzde 13’e düşüyordu.
O paralar “taşa-toprağa” değil, sanayi ve teknolojiye gitseydi bugün hem daha rahat olurduk hem sermaye birikimi de gelişeceği için faizlerimiz biraz daha aşağılarda seyrederdi.
Son üç yılda tasarruf oranımız iki puan arttı  ama çok yetersiz. Onun için Şimşek “dış kaynağa ihtiyacımız var” diye vurguluyor.
Dış kaynağı ülkeye getirmek için, yine Şimşek’in söylediği gibi “tek başına siyasi istikrar” yetmez”, mutlaka güvenilir bir hukuk sisteminin olması şarttır.

 


HUKUK GÜVENLİĞİ

 


Anayasa Mahkemesi’ni bu kadar hırpalıyorsanız... Yargı siyasi söylemleri iddianame haline getiriyorsa...
Kibarca ifadeye davet etmek yerine, en başarılı ve ihracatçı işadamlarımızı polis basıp gözaltına alıyorsa... Evet, Anadolu sermayesinin başarılı örneği Boydaklardan bahsediyorum.
Yargının atadığı kayyumlar iktidarın partizanları oluyorsa... Dün de Zaman gazetesinin “müsadere” edilmesini eleştiriyorum elbette.
AB İlerleme Raporlarında, gelişmiş ülkelerdeki karar vericilerin okuduğu ciddi dış basında hukuk devleti sorunu açısından sürekli eleştiriliyorsanız...
Dış kaynak getirmekte zorlanabiliriz. Ali Babacan da “Tek çaremiz AB hukukudur” dememiş miydi? (27 Ekim 2015)
Ben de nicedir yazıp duruyorum:
“Hukuk devleti büyük hukukçuların, liberal filozofların fantezisi değildir; hele de çağımızda ekmektir, onurdur, hürriyettir, adil yargılanma hakkıdır.” (27 Aralık 2013) 

Yazarın Tüm Yazıları