Paylaş
Demokrasinin “seçim” ayağını 1950’den sonraki olumlu ve olumsuz tecrübelerle öğrendik. Artık yasama ve yürütme erklerinin“sandıktan” çıkması hem anayasal hem toplumsal olarak yerleşmiş bir meşruiyet ilkesidir. Aksi hayal bile edilemez.
Fakat demokrasinin öbür ayağı “denetim ve denge”dir. Bu olmadan da demokrasi olgunlaşmaz. Denetim ve denge ilkesinin de “sandık” gibi siyasi kültürümüzde esaslı bir unsur haline gelmesi için tecrübelerle, tartışmalarla korkarım uzun bir mesafe almamız gerekecek.
Konuyla ilgili olarak dünyadaki tecrübeleri izlemek de bu süreçte yararlı olur.
MACARİSTAN, POLONYA, ABD
Sandıktan çıkan iktidarların denetim ve denge kurumlarının zayıflığı yüzünden otoriterleşmesi konusunda Macaristan ve Polonya dersler alınması gereken iki örnektir.
Sandıktan çıkan iktidarın başarıyla denetlenmesi ve dengelenmesi konusunda ise Trump Amerika’sı bir laboratuvar değerindedir.
Trump seçimleri meşru olarak kazandı. Fakat bazı tasarruflarını yargı iptal ediyor.
Bazı yasama girişimlerini de Kongre engelliyor.
Bu sayede özgürlükler de öteden beri güçlüdür.
Böylece başkanların kişiliğinden, huyundan, tercihlerinden çok fazla etkilenmeden sistemin genel kuralları istikralı bir şekilde işlediği için “hukuk güvenliği” de devam ediyor.
Amerikan Senatosu’nun dün tatile girmesinde de böyle bir yön vardır.
TRUMP’I DENETLEMEK
Trump yakın çalışma arkadaşlarını ikide bir azlederek, yerlerine başkalarını atayarak istikrarsızlık görüntüsü veriyor. Bu tablo “şahsi yönetim” görüntüsü de yaratıyor.
Son olarak Dışişleri Bakanı Tillerson’la ihtilaf halinde.
Müslümanlara vize yasağı koyduğunda buna karşı çıkan Adalet Bakanvekili Bayan Sally Yates’i şubat ayında azletmişti.
Şimdi de Adalet Bakanı Jeff Sessions’u azledip başkasını getirmek istiyor. Niye?
Trump-Rusya ilişkileri üzerine yapılan soruşturmayı Adalet Bakanı “iyi yönlendirmedi” diye!
Fakat Sessions “vekaleten bakan” değil, azil işlemi Senato’nun onayına tabidir.
Senato Sessions’u kendisi sorguladığı gibi, Trump’a da isteği gibi kullanacağı bir Adalet Bakanı getirme imkânı vermedi, tatile girdi.
Bu olayın ayrıntıları değil, sistemde “denetim ve denge”nin nasıl işlediği önemlidir.
Başkan’ın Senato tarafından denetlenemeyen hiçbir yetkisi yoktur.
BAĞIMSIZ YASAMA VE YARGI
Trump’ın Cumhuriyetçi Partisi Senato’da çoğunluktur.
“Ezici çoğunluk” değil, 48 muhalife karşı 52 oyla çoğunluktur.
Fakat son “Obamacare” oylamasında Trump’ın partisinden üç senatör aleyhte oy kullandı ve Trump’ın yasası reddedildi.
Çünkü senatörler başkan karşısında bağımsızdır.
Başkanlık sistemlerinde “disiplinli parti” yapılarının demokrasiye aykırı olduğunu Burhan Kuzu da yedi yıl önce, 2011’de yayınladığı “Başkanlık Sistemi” adlı kitabında yazmıştı.
İşte Trump’ın yasasına ret oyu veren üç senatöre Trump’ın partisinden kimse hain falan demedi.
Senato’nun “denetim ve denge” işlevini yapabilmesinden başka, yargı da Trump’ın anayasa aykırı işlemlerini iptal ediyor.
En önemlisi, hangi sistem olursa olsun, anayasalarda, kurumlarda ve toplumlarda “kuvvetler ayrılığı” kültürünün bulunmasıdır.
Siyasetin günlük kavgalarını falan yapalım da... “Kuvvetler ayrılığı, denetim ve denge” ilkelerini gerçekleştirmeden temel hak ve hürriyetlerin, adaletin ve gelişmiş toplum düzeyine ulaşmanın mümkün olamayacağını hiç akıldan çıkarmayalım.
Paylaş