Paylaş
Buna bir üçüncüsünü daha eklemek gerektiğini düşünüyorum: Demokrasi duyarlılığı...
Sadece darbeyi protesto etmek ve İhvan’la dayanışma yapmak yetmez, demokrasi fikrinin güçlenmesi için de gayret etmek gerekir.
Fatih Camisi’nde marjinal bir grubun ellerinde tek Türk bayrağı olmaksızın, “Kahrolsun demokrasi, yaşasın hilafet” sloganı ile gösteri yaptıklarını biliyorsunuz. Bunlar 1950’lerde Ürdün’de ortaya çıkan Hizbüt Tahrir (Kurtuluş Partisi) adlı marjinal bir hareketin müritleridir.
HİLAFET NEDİR?
Gerçekten marjinal... Türkiye’de Türk ve Mısır bayraklarının taşındığı büyük gösteriler yanında, Hizbüt Tahrir gösterisi cami avlusunu taşmamıştı.
Yine de belirtmek isterim: Hilafet siyasi ve tarihsel bir kurumdu, itikadi bir kurum değildi. Halife siyasi bir kişilikti. Emevi, Abbasi ve Osmanlı halifelerinin tek fetvası yoktur. Dinen neyin doğru veya yanlış olduğu konusunda tek cümle sarf etmemişlerdir. Onlar da ulemaya sormuşlardı.
Bugünkü Katolik Papa’ya bakıp hilafeti de itikadi bir kurum sanmak ve hilafet kaldırılınca “Müslümanların başsız kaldığını, paramparça olduğunu” söylemek tamamen saçmadır.
ILIMLI İSLAM’DA DEMOKRASİ
Hilafetin kaldırılması ve bunun siyasi etkileri dini bakımdan değil, siyasi bakımdan elbette tartışılabilir bir konudur, fakat çağımız dünyasında böyle bir tartışmanın bile güncel hiçbir siyasi değeri yoktur.
İhvan ve Nahda gibi gerçek “ılımlı İslam” hareketlerinin de programlarında hilafet değil, kendilerince ulus devlet ve demokrasi vardır. Yolun başındaki demokrasi anlayışlarında elbette eksikler mevcuttur, bizim kaç yıllık demokrasimizde eksikler yok mu?
Ortadoğu‘ya huzur ve barış gelmesini, İslami duyarlıkla daha bir arzu ediyorsak, demokrasiyi daha bir vurgulamak gerekir.
CUNTA NE İSTİYOR?
Rick Gladstone Herald Tribune gazetesinde önemli bir makale yazdı. Ortadoğu uzmanı akademisyen ve gazeticilerden alıntılarla, askeri rejimin sivillere bu kadar gaddarca saldırılar yapmasındaki amacının İhvan’ı şiddete itmek olduğunu anlatıyor.
İhvan öfkeli tepkilerle terör eylemleri ve vandalca yıkımlar yapsa, hele bir de Kıptılere saldırsa!... Cunta, gördünüz mü diyecektir; bunlar fanatiktir, terroristtir, Mısır’ı bunlardan kurtarmak için darbe ve katilam yaptık!
Dahası, İhvan şiddete başvurursa, “sandıktan çıkmış olma”nın meşruiyetini kaybedecektir. O zaman yasaklamak, ilerideki bir seçime sokmamak, adaylarını veto etmek cunta için çok kolaylaşacaktır.
Mühendislik masterini Batı’da yapmış olan Mursi, taraftarlarını darbeye karşı direnmeye çağırırken, “Şiddetten uzak durun” diye özellikle vurgulamıştı.
DEMOKRASİYİ SAVUNMAK
Ortadoğu bir şiddet tarlasıdır! Bugün Ortadoğu siyasi, etnik, mezhepsel bölünmelerle şiddet sarmalına kapılmıştır. Çarpışanlardan biri diğerlerini yok edemeyecektir, çünkü hepsinin sosyolojik tabanı vardır. Kanlı felaketlerden sonra uzlaşmaya, birbirlerinin varlığını ve özgürlüğünü tanımaya mecbur kalacaklardır.
Demek ki, demokrasi toplumsal barış için de tek yoldur. Demokrasinin gelişmesine katkı sağlamayan tavır alışlar, Ortadoğu’daki çatışmaları derinleştirebilir bile!
Öyleyse Mısır’daki kanlı cuntaya karşı protesto gösterilerinde “Kahrolsun diktarörlük” derken, “Yaşaşın demokrasi” diye de gür sesle haykırmak gerekir.
Paylaş