Paylaş
Yazılarımı dikkatle okuduğunu söyledi, “Bugünkü yazınızda sosyal demokrat ilkelerimizin içinin doldurulması gerektiğini belirtmişsiniz” diyerek devam etti:
“Evet bunu yapacağız. Doğru söylüyorsunuz, rahmetli Ecevit liderliğindeki Ortanın Solu hareketinin bir özelliği de teorik çalışmalar yapmasıydı. Sayın Sencer Ayata’yı görevlendirdim. Tabandan tavana bir program çalışması yapacağız, hazırlıklarına başladık. En geniş kitlelerin görüşlerini alacağız. Alman, Fransız, İngiliz sosyal demokrat partilerinin programlarını getirttik. Onları da inceleyeceğiz. Son şeklini program kurultayımızda vereceğiz.”
Ecevit’in yaptığı gibi, Kemal Kılıçdaroğlu da görüşlerini ortaya koyan bir kitap yazacak mı?
“Evet yazacağım. Esasları zihnimde mevcut. Fakat program çalışmamız tamamlandıktan sonra kaleme alacağım kitabımı.”
CHP’ye taze kan?
Kılıçdaroğlu’na “Sencer Ayata bu işi yapacak çok isabetli bir tercihtir” demekten kendimi alamadım. Sosyolog Ayata’nın akademik çalışmalarını biliyorum. Türkiye’nin toplumsal yapısındaki değişmeyi ve bilhassa Anadolu’da yükselmekte olan orta sınıfın önemini çok iyi gören bir akademisyendir.
Kılıçdaroğlu ile görüştükten sonra Ayata’yı aradım. “Ben yeni programı yazmayacağım, programın oluşmasını örgütleyeceğim” dedi. Bunun için bölge toplantıları yaparak bütün kesimlerin görüşlerini alacaklarını, partiye hizmeti geçmiş olanları dinleyeceklerini belirtti. “Bütün entelektüel dünya ile temas kuracaklarını” da vurguladı.
CHP, Sosyalist Enternasyonel’de bile sorunlar yaşamıştı. Şimdi Sencer Ayata şunları söylüyor:
“Batı merkezli düşüneceğiz, ama aynı zamanda gelişmekte olan ülkelere bakacağız. Brezilya tecrübesi, Ortadoğu, Türk dünyası, Balkanlar, bunlarla ilişkilerimizi geliştireceğiz...”
Bunlar ne demek? CHP’nin bugüne kadar yabancı kaldığı kesimlere, eleştirel aydınlara ve coğrafyalara açılması demek...
Ne ölçüde başarırlar bilmiyorum ama bu çabayı önemsiyorum. Bir siyasi hareket, hem beşeri, hem zihni taze kanı ancak böyle alabilir. CHP kapalı kaldığı için oksijensiz de kalmıştı!
İş diliyle konuşmak
Siyaset polemiksiz olmaz. Fakat bizde polemikler sık sık ölçüyü aşıyor. Bunları önemsemiyorum. Halkın da önemsediğini sanmıyorum.
Önemli olan ortaya geniş kitlelerin benimseyebileceği bir program koymaktır. Gelişmiş ülkelerde de seçmenler parti programlarını pek okumazlar ama partilerin ve liderlerin bıraktığı izlenim ve bilhassa icraat kapasitesi halkta bir kanaat uyandırır ve sandıktan ona göre oy çıkar.
CHP’nin yenilenmesini ortaya koymak üzere ‘kitap’ yazılması önemlidir. Batı solunda da vardır bu ‘kitap’ geleneği... Bu yetmez tabii. CHP, öteden beri kitlelerde icraat partisi izlenimi veremiyor, daha çok siyasi ve ideolojik retorikle tanınıyor. Bunu rahmetli Metin Toker de yazmıştı. Deniz Baykal “Siyasal Katılma” adlı doçentlik tezinde akademik düzeyde anlatır bu gerçeği.
Fakat ay başında çalışanların ücretini ödeyecek bir KOBİ sahibi, yahut ürününü pazarlayacak bir çiftçi “Bunlar işi biliyorlar, bunlar ülkeyi yönetebilir” diye düşünmedikçe en iyi ‘kitap’ etkisiz kalır şüphesiz.
Kitap elbette önemli fakat iş ve icraat diliyle konuşmak da çok önemli.
Paylaş