Paylaş
3 bin 264 metrekare alan üzerine inşa edilecek, içinde cami ve cemevi yan yana yer alacak. Dede odası, imam odası, zâkir odası, 350 kişilik konferans salonu, 350 kişilik aşevi, cenaze hizmetleri için gasilhane ve morg, kurban tığlama alanı, fakir aile çocukları için okuma salonu, misafir kabul salonları, çay ve sohbet salonları yer alacak.
Projenin finansmanını Alevi ve Sünni işadamları üstlendi. Bir yılda bitirilmesi, kutsal muharrem ayında açılması hedefleniyor.
Projeye önderlik eden Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan’ı ve Alevi Vakıfları Federasyonu Başkanı Doğan Bermek’i kutluyorum.
Fethullah Gülen Hocaefendi’yi kutluyorum.
Bu büyük manevi açılıma öncülük ettiler. Tarihin büyük bir dostluk çizgisini canlandırdıkları gibi gelecek için de çok iyi bir ‘emsal’ ortaya koydular.
ALİ SULTAN TEKKESİ
Bazı gazetelerde Batı Trakya’daki Seyyid Ali Sultan tekkesi örnek gösterildi, mescit ve cem ayinlerinin yapıldığı tekke, yani cemevi yan yana, yine aşevi ve zamanına göre sosyal tesisler vardır.
Tarihçi Heath Lowry’nin Bahçeşehir Üniversitesi’nce yayınlanan “Osmanlıların Ayak İzlerinde” adlı akademik eserinde bu konuda ayrıntılı bilgiler vardır. “Kızıl Deli” olarak da bilinen Bektaşi evliyası Seyyid Ali Sultan’a bu araziyi 1401 yılında vakfeden, Yıldırım Bayezid’dir.
Bugün bile türbesinin 3-4 bin ziyaretçisi vardır. Türbedarı, Batı Trakyalı Türk, Müslim Çolak’tır. Türbenin ziyaretçileri arasında Ortodokslar da bulunmaktadır. Lowry, Batı Trakya’da nakşi şeyhi Hasan Baba’yı da örnek olarak zikreder.
Büyük tarihçi Ömer Lütfi Barkan’ın anlattığı “Kolonizatör Türk dervişleri”dir bunlar. Kuru coğrafyaya kutsal anlamlar kazandırıp vatandaşlaştıran manevi mühürlerdir.
Aynı geleneğin Mamak’ta ihya edilmesini alkışlamamak mümkün mü?
KARACA AHMET VE GÜL BABA
Balım Sultan’ı Hacı Bektaş dergâhına postnişin olarak gönderen, Karaca Ahmet Sultan’a arazi vakfeden de Sultan II. Bayezid’di. Bütün Osmanlı tarihinde böyle örnekler çoktur.
İran savaşları gibi talihsiz dönemler yaşanmıştır maalesef. Yine de Bektaşi evliyası Gül Baba’yı Budapeşte’ye davet eden Kanuni Süleyman’dır. Gül Baba’nın cenaze namazını Ebussud Efendi kıldırmış, Süleyman cemaatin ön safında yer almıştı. Evliya Çelebi, Gül Baba’nın cenaze törenine iki yüz bin kişinin katıldığını belirtir. Bazı Hıristiyan cemaatleri de katılmış cenazeye.
Gül Baba’nın tekkesi, maalesef yıkılmıştır, ama türbesini Polat Grubu restore etmiştir.
GÖNÜLLERİ AÇMAK
Tarihi bu örneklerle güzelleştiren ruh, her inançtan insanların gönüllerini birbirine açmıştı. Gönülleri birbirine açmanın günümüzdeki bir örneğidir Ankara’da dün temeli atılan merkez...
Bugün, bu son vatan coğrafyasında gönüllerimizi niye birbirimize açmayalım?
Doğan Bermek çok güzel konuştu:
“Suriye’de sattıklarının alıcısı Türkiye’de yoktur. Oradaki olayları Türkiye’ye taşımak isteyenlere bir mesaj olacaksa, bu tesisten çok mutluyum.”
Artık açıkça belirtilmelidir, cemevleri ibadethanedir.
NOT: ODTÜ’de bilinen pankartı açan gençler, “Türbana karşı değiliz” diye açıklama yaptılar, öbür taraf aksini söylüyor. “Türbana karşı değiliz” açıklaması güzel, fakat “Cemaate izin vermeyeceğiz” demek çok otoriter bir ifade. Bir hukuk devletinde özgürlükler hukukun dışında kimsenin “iznine” bağlı olamaz. “İzin vermeyeceğiz”lerin 12 Eylül öncesinde üniversitelerimizi ne hale getirdiği unutulmamalı. İtidal ve hoşgörü birlikte yaşamanın alfabesidir.
Paylaş