Paylaş
Özür dilemek bir olgunluktur. Fakat bugün Türkiye’de 75 milyondan kimlerin Türkiye’nin neresinde hakkı vardır, neresinde hakkı yoktur gibi zırvalardan hepimizin dikkatle sakınması gerekir.
Bazı Kürtçü yayınlarda “Türkler Anadolu’ya sonradan geldi” denilerek etnik çatışmayı körükleyen laflar ediliyor. Bir arada yaşayacaksak, bin yıllık tarihin bizi Orta Asya’dan, Zagros Dağları’ndan, Kafkasya, Kırım, Rumeli ve Bosna’dan getirerek, Anadolu’da var olan medeniyetlerle de birleştirip yoğurduğunu çok iyi bilmemiz gerekir.
BİZANS HARİTASI
Aşağıdaki haritayı Cambridge Üniversitesi’nin 2008’de yayınladığı “History of The Byzantine Empire” adlı 1200 sayfalık kitabın 131. sayfasından aldım, 7. yüzyıldaki, yani İslam’dan önceki Anadolu’yu gösteriyor:
Türkler de Kürtler de henüz gelmemiş. Kürtler Van Gölü’nün epey aşağısında... Yukarısında ise Ermeniler vardı. 1200 yıl önce başlayan İslam fetihleri, Anadolu’nun kültürel kimliğinin de değişmesinin başlangıcıdır. Diyar-ı Bekr adı, bölgeyi fetheden bir Arap aşiretinden gelir... Eyyübiler zamanında Kürtlerin Güneydoğu Anadolu’ya yerleşmeleri arttı. 1071’den önce başlayan Türk göçü Malazgirt’le hızlanırken, Bizans geriledikçe Kürtlerin Doğu Anadolu’ya göçü de arttı.
12. yüzyılda Doğu Anadolu’nun adı ‘Turkomanya’dır, Kürt göçü de artmıştır.
KÜLTÜR COĞRAFYASI
Anadolu ve İran coğrafyalarının iki bin yıllık jeopolitik rekabeti, Yavuz Selim’le Şah İsmail arasında mezhep kavgası şeklinde zuhur etti. Doğu Anadolu’daki Alevi Türkmenler İran’a, İran tarafındaki Sünni Kürtler Doğu Anadolu’ya göçtüler.
Ermeniler mi? Doğu’da çoğunluk olmaktan çıkıp Anadolu’ya dağılmaları daha Bizans döneminde başlamıştı, Selçuklu ve Osmanlı döneminde arttı.
Uzak geçmişteki bu süreçler, Anadolu’da kültür coğrafyasının nasıl yoğurularak oluştuğunu gösterir. Avrupa’da bin beş yüz yıl önceki “kavimler göçü” sırasında Frankların, Gotların, Angel, Sakson, Hun ve Vizigotların “dışarıdan” gelmesiyle yüzlerce yıl sonra modern milletlerin yoğurulması gibi bir süreçtir bu.
BU VATAN HEPİMİZİN
Son iki yüzyıl içinde Balkan Türkleri, Boşnaklar, Çerkezler, Tatarlar büyük acılarla Anadolu’ya göçtüler, Anadolu hamuruna güzel bir maya daha kattılar. Neden mi, Kemal Karpat Hoca çok iyi anlatır, sadece ekinciliğe ve yaylalarda sadece hayvancılığa izin veren bozkır Anadolu’ya sebze ve meyve ziraatını, sulu tarımı, çiçekçiliği, ürün çeşitlenmesini onlar getirdiler.
Kültürel katkıları mı? Cevdet Paşa’yla Mehmet Âkif’i, Yahya Kemal’i hatırlamak yetmez mi?
Tarihin bütün bu yüzyılları maalesef kan ve gözyaşlarıyla doludur. Artık kimsenin gidecek yeri de yok, kimsenin Türkiye’de bir yerleri kendine ayırıp ülkenin diğer sahiplerine “git” demeye de hakkı yok. Bu vatan hepimizin.
Elbette tek bayrak, tek vatan, üniter devletin yurttaşları olarak tek millet; ve elbette kültürel çoğulculuk... Bu ilkelerden birinin reddi, Allah korusun, tarihteki kan ve gözyaşlarını davet etmek olur; otuz yıldır yetmedi mi?!
Paylaş