Paylaş
Hepimiz böyleyizdir; alacağımız ilk tavır, sempati ve antipatimize göre olur.
Halbuki konu hukukidir, güvenlikle ilgilidir, kuvvetler ayrılığı gibi anayasal kavramlarla da ilgilidir ve uzmanlık gerektirir.
Siyasi bakışla hukuki bakışa küçük bir örnek: MİT Kanunu’nun 26. maddesine göre, sadece müsteşar değil, bütün MİT elemanları için “görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında” işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı soruşturma açılması zaten başbakanın iznine bağlıdır.
Buna otuz yıldır kimse itiraz etmedi, kimse hukuka aykırı bulmadı. Ama şimdi “başbakanın izin yetkisi” deyince miting meydanında konuşur gibi öfkeli nutuklar atılıyor.
Bu yetki zaten vardı
Türkiye’de “memur ve diğer kamu görevlilerinin yargılanması hakkında” bir kanun vardır, 1999 yılında rahmetli Ecevit zamanında Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün inisiyatifiyle çıkmıştı, halen yürürlüktedir. İlçede nüfus memuru hakkında görevi sebebiyle soruşturma açılması kaymakamın iznine bağlıdır mesela...
Ve Ecevit döneminin bu kanununa göre, bakanlıkların yüksek bürokratları hakkında savcıların soruşturma açması bakanın iznine bağlıdır. Bakanlar Kurulu kararıyla ve üçlü kararnameyle atanan MİT Müsteşarı, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları ve “diğer kamu görevlileri hakkında” savcıların soruşturma açması ise “başbakanın iznine” bağlıdır! (Madde 3/e)
Ecevit bu yetkiyle başbakanlık yaptı. Tayyip Erdoğan bu yetkiyle 7 yıl başbakanlık yaptı, kimse bu yetkilerden şikayetçi olmadı.
2009’da CMK’da yapılan değişiklikle belirli suçlarda “özel yetkili” savcılara mutlak soruşturma açma yetkisi verildi, “izin” şartı diğer kanunlarda kaldı.
“Özel yetki”deki bu aşırılığın sakıncaları bir süredir ortaya çıkıyor fakat başbakana eskiden olduğu gibi “izin” yetkisi verilmesi gündeme geldiğinde feryad ü figan yükseliyor! Peki sizin öneriniz ne bu krizin çözümü için?
Devlet krizi
Dün Hikmet Sami Türk’le konuştum. Çok teknik bir mesele olan “özel yetkili, genel yetkili” tartışmasına burada girmeyeceğim. Yaşanmakta olan “devlet krizi”ni çözmek için güzel bir taslak hazırlamış. CMK 250. maddenin sonuna eklenecek bir fıkra ile, bilinen “izin” sisteminin özel yetkili savcıların soruşturmalarında da geçerli olmasını öngörüyor.
Hikmet Sami Türk, CMK 250. maddenin sonuna şu fıkranın eklenmesini öneriyor:
“1. fıkra uygulamasında görevleri ve sıfatları sebebiyle özel soruşturma ve kovuşturma usullerine tabi olanlara ilişkin kanun hükümleri saklıdır.”
Dünkü yazısında İsmet Berkan da böyle bir öneriyi yazdı.
Başbakana yeniden “izin” yetkisi verilmesi, 2009 yılına kadar zaten sahip olduğu yetkidir! Hatta Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in söylediği gibi, başbakana verilecek “izin” yetkisi, üst düzey makamlar teker teker sayılacağı için, eskisinden daha sınırlı olacaktır.
MİT Yasası’nın değiştirilmesi bence de yanlıştır. Fakat Adalet Bakanı Ergin’in belirttiği şekilde CMK’da değişiklik yapılarak başbakana “izin” yetkisi verilmelidir.
Ağır güvenlik sorunları olan ve aynı zamanda uzun tutukluluk sürelerinden mustarip bir ülkedir Türkiye! Böyle bir ülkede yargının, MİT’in ve emniyetin yetkileri çatışıyor, bu bir devlet krizidir.
Çözüm yolu da kavga değil sağduyudur.
Paylaş