Başbakan’ın çağrısı

Haberin Devamı

BAŞBAKAN Davutoğlu sürekli birlik ve beraberlik çağrısı yapıyor. Tansiyonun düşmesini, teröre karşı tek ses haline gelinmesini istiyor.
Dün parti sözcüsü Ömer Çelik de “toplumun bütün kesimlerinin kenetlenmesini” istedi.
Bunlar elbette doğru çağrılardır fakat sırf çağrıyla olmuyor. İktidarın geçen dört-beş yıl içinde toplumu kutuplaştırması ve otoriterleşme kaygısı yaratması bugün çok şikâyetçi olduğu gerilimin en önemli sebebidir.
Başbakan “Bu hükümet AK Parti hükümeti değildir” diyerek de siyasi kutuplaşmayı yumuşatmak istiyor. Bu hükümet sadece “teknik olarak” seçim hükümetidir; siyaseten ve esasen aynı parti iktidarının devamıdır. Başbakan, hükümeti ve partisi siyasi ortamı yumuşatmak için başka adımlar atmalıdır.

Haberin Devamı

SON DÖRT-BEŞ YIL

2010 yılının Aralık ayı, yaklaşık beş yıl önce... Ankara SBF’de küçük bir öğrenci grubu hükümet aleyhine eylem yapmıştı. Medya da tabii haber olarak yayınlıyordu.
Başbakan Erdoğan, “Medya her saat başı bu olayı veriyor” diyerek medyaya sert sözlerle hücum etti. Bütün kanallar Başbakan’ın konuşmasını yayınladı. Böylece küçük bir öğrenci grubunun olayının yankılarını Başbakan’ın kendisi büyütmüş oldu!
O günlerdeki yazımda “uzayan iktidarlar” sendromunu hatırlatmıştım, iktidar süreleri uzadıkça gerilimin artması...
Şöyle yazmıştım:
“İktidar mutlaka tansiyonu düşürmeli, dilini yumuşatmalı, muhalefetle medeni ilişkiler kurmaya, muhalif seslere hoşgörülü olmaya özen göstermelidir.” (11 Aralık 2010)
Ama maalesef iktidar güçlendikçe rahatlayacağına güç tutkusu ve öfkesi arttı. “Otoriterleşme” kavramı şu son dört yılda oluştu zaten. Başlangıçta iktidarı ve reformlarını destekleyen Batılı gazetelerde ve AB ilerleme raporlarında da bu eleştiriler sertleşti.

DÜN VE BUGÜN AKP

Sayın Davutoğlu danışman ve bakan olarak siyasete girdiği ilk dönemlerde geniş bir yelpazeden gazetecileri davet ederek uzun basın sohbetleri yapardı. Kaliteli bularak davet ettiği isimlerin bir kısmı bugün yazı yazamaz durumda! Davutoğlu bu konudaki üzüntüsünü samimi bir sohbette ifade etmişti.
O gazetecilerin bir kısmı da hükümeti eleştiriyor.
Bu tabloyu ben uydurmuyorum. Bunun nasıl gerçek olduğunu Sayın Başbakan demokrasi göstergelerine ilişkin uluslararası raporlara bakarak görebilir. Gerilimin göstergesi olan “toplumsal olaylar” istatistiğini İçişleri Bakanlığı’ndan alıp inceleyebilir.
AKP’nin değişik toplumsal ve entelektüel kesimlerle barışık olmasını sağlayan “kuruluş ilkeleri”ne dönmesi gerektiğini Başbakan’ın kendisi de söylüyor. Bugün AKP maalesef kutuplaşma odağı konumundadır, bundan çıkmalıdır.
Bunu yapabilirse birlik ve yumuşama çağrıları çok daha etkili olur.

Haberin Devamı

MUHALEFET VE İKTİDAR

Muhalefetin kusurları olmaz olur mu? Bizim siyasi kültürümüz maalesef çatışmacıdır. Fakat siyaseti sakin tutmaya çalışmak iktidarın göreviydi. Birçok toplum gibi bizde de yıllardan beri marjinal eylemci gruplar vardır. Bunların çeşitli kesimlerden destek bulabilecekleri gergin ortamı yaratmaktan sakınmak da öncelikle iktidarın göreviydi.
Yüzyıllık tarihimiz çok sert siyasi kavgalarla, cepheleşmelerle, kutuplaşmalarla doludur. Bunu aşabilmek için AKP ile CHP ilişkilerinin gelişmesini çok önemsiyorum.
Tony Blair’in anılarında anlattığı gibi, ülkede barışık bir ortam bulunması terörle mücadeleyi ve terörün siyasi tabanını daraltmayı da kolaylaştırır.
HDP mi? Kürt siyasi hareketi üzerinde KCK’nın totaliter silahlı tahakkümü biliniyor. HDP bunun dışına çıkmıyor ya da çıkamıyor. Yine de demokrasi pratiğinin içine çekmek için görüşmelerde dışlanmamalıdır.

Yazarın Tüm Yazıları