Barzani ve PKK

BARZANİ’nin Diyarbakır’a gelmesi ve Başbakan Erdoğan’la birlikte bir toplu nikâh törenine katılması Kandil’in ve BDP’nin sert tepkisini çekiyor.

Haberin Devamı

Yıllardır Türkiye’den uzaklarda yaşayan ünlü Kürt sanatçı Şivan Perwer’in İbrahim Tatlıses’le birlikte düet yapacak olması, tabii ki geniş kitlelerin ilgisini çekecektir.
Bütün bunların bir siyasi tavır gösterisi olduğu açıktır: Ankara ve Irak’taki federe Kürdistan yönetimi iyi ilişkiler geliştirmeyi yararlı buluyorlar. Bu ilişkiler Barzani yönetiminin konsolide olması ve ekonomisinin gelişmesi için çok yararlı oluyor. Türkiye de siyasi depremlerle sarsılan Ortadoğu’da bir entegrasyon zemini buluyor.
Buna karşılık, sadece Türkiye’nin güneydoğusunda değil, Suriye ve Kuzey Irak’ta hâkimiyet planları olan KCK bundan rahatsız oluyor.

ÇATIŞMA YENİ DEĞİL

Barzani ile PKK baştan beri karşılıklı kuşkular içinde oldular. “Rojava” (Batı Kürdistan) denilen Kuzey Suriye’de PKK’nın hâkimiyet kurmaya yönelmesiyle kuşkular çatışmaya dönüştü. Barzani biliyor ki PKK’nın ikinci ya da üçüncü sıradaki hedefi kendisidir. Nitekim 21 Mayıs’ta Barzani Kuzey Irak sınırını PYD’ye kapattı, PYD ile Kandil arasındaki lojistik irtibatı kesti. Barzani aynı gün “PYD benim için bitmiştir” diye konuştu.
KCK ve BDP Kuzey Suriye’deki gelişmeleri “Rojava devrimi” diye alkışlarken, Barzani, iki gün önce, 14 Kasım’da yaptığı açıklamada, PYD’nin Esad’la işbirliği yaptığını, Kürtleri İslamcı örgütlerle kanlı çatışmalara sürüklediğini, binlerce Kürt’ün evlerini terk ettiğini anlattı. Şu sözler Barzani’ye aittir:
“PYD Kürtlerin birliğine karşıdır; Suriye Kürdistanı’nda Kürt bayrağını bile yasakladılar... Rojava’daki devrim değil, rejimin terk ettiği yerlerde söz sahibi olmaktır.”
PYD, PKK-KCK simgelerinden başka bayrak kabul etmiyor.

BDP BARZANİ’YE KARŞI!

Barzani’nin büyük emeklerle geliştirdiği Irak Kürdistan yönetimini korumak ve iktisaden kalkındırmak için izlediği politikalar, PKK ya da öbür adıyla KCK’nın hedefleriyle taban tabana çatışıyor. Barzani’nin bu tavrına dünkü Özgür Gündem gazetesi şöyle tepki gösteriyordu:
“Rojava, Barzani’nin dengesini bozmuş/Barzani Türkiye ve desteklediği katliamcı çeteler gibi konuştu...”
BDP Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin sözleri:
“Sayın Barzani’nin gelip de Erdoğan’ın siyasi oyunlarına alet olması doğru karşılanacak bir durum değildir!” Bu açıklamalar demokrasiden yana olması gereken BDP’nin Barzani’ye karşı PKK’ya ve onun devrimci şiddet politikalarına açık destektir. Yeni de değildir. KCK’nın 2005 tarihli “Sözleşme” belgesinde ve Temmuz 2013 tarihli “Tutum Belgesi”nde, sadece Türkiye ve Suriye’de değil, “Başûr” (Güney) denilen Barzani’nin coğrafyasında da “Demokratik Özerklik” adlı totaliter hâkimiyetin kurulması hedefi açıkça ifade edilmiştir. Barzani buna niye boyun eğsin?!

DEMOKRASİYİ BENİMSEMEK?

Bu fevkalade önemli ve son derece karmaşık konuya basit seçim hesapları diye bakmak yanlıştır. Hükümetin Barzani ile iyi siyasi ilişkiler ve ekonomik entegrasyon politikası izlemesi doğrudur.
Siyaset felsefesi bakımından sorun, bütün Ortadoğu’da yükselmekte olan Kürt milliyetçiliği hareketlerinin demokratik usulleri mi, totaliter usulleri mi benimseyeceğidir. Barzani ile PKK yani KCK arasındaki köklü çatışmanın boyutlarından biri budur.
Ortadoğu’nun bu coğrafyasında kitlevi etnik boğazlaşmalar istenmiyorsa, totaliter modellerin reddedilmesi, demokratik modellerin benimsenmesi zorunludur.
Leyla Zana’nın şu sözlerinin altını çizmek isterim:
“Demokrasi diyorsak, demokratik işleyiş diyorsak önce herkes kendinden başlamalıdır. Önemli olan ve kalıcı olması gereken süreçtir. Buradan herkes kazançlı çıkacaktır.”
Fakat maalesef PKK’nın totalitarizmi, çözüm sürecini de Kürtler arasındaki ilişkileri de zehirliyor.
NOT: Dershaneleri ayrıca yazacağım, hukuk ihlal edilmeden kapatılamaz diye şimdilik not edeyim.

Yazarın Tüm Yazıları