Paylaş
Hukuk devletinde bazı kanunlar anayasaya aykırı ise iptal edilir. Bu normaldir.
Vahim olan, anayasaya aykırılığı kesin olarak belli olan bir tasarıyı hazırlamaktır... Anayasa Mahkemesi bunu iptal edinceye kadar “Üsküdar’ı geçmek” düşüncesiyle hareket etmektir...
Daha vahimi böyle bir yasanın yargıyı düzenlemek üzere hazırlanmasıdır.
İŞTE EMSAL KARAR
Meclis’e sevk edilen tasarıda Danıştay ve Yargıtay’ın üye sayısı önemli oranda düşürülüyor. İstinaf yani bölge mahkemeleri kurulacağı için bu normal.
Endişe verici husus, Danıştay ve Yargıtay’daki hâkim ve savcıların tamamının görevlerine son verilmesi, basit deyimle sıfırlanmasıdır! Kadrolar tamamen boşalacak, HSYK ve ilgili alanlarda Cumhurbaşkanı yeni üyeler atayacak.
Bu sıfırlama işlemi kesinlikle Anayasa’ya aykırıdır.
İktidar 25 Şubat 2014’te çıkardığı torba yasa ile HSYK’nın bürokratik kadrosunu aynı şekilde sıfırlamış, yerlerine Adalet Bakanı yeni atamalar yapmıştı.
Hâkim ve savcıların özlük dosyalarını tutan, sicil ve disiplin işlerini kayda geçiren HSYK bürokratları.
Anayasa Mahkemesi 10 Nisan’da yani 1.5 ay sonra bunu iptal etti: AYM’ye göre, bir kurumun lağvedilmesi, başka bir kurum kurulması falan gibi ‘yapısal’ zorunluluklar olmadıkça, “kamu görevlilerinin görevlerine kanuni düzenlemelerle son verilmesi hukuki güvenlik ilkesinin ihlalidir! Anayasa’ya aykırıdır!” (Karar No: 2014/81)
‘BEŞ GÜN İÇİNDE’
AYM bu gerekçeyle iptal etti fakat bu arada Adalet Bakanı HSYK’ya atamaları yapmış, “atı alan Üsküdar’ı geçmiş”ti. AYM kararları geriye yürümediği için Anayasa’ya aykırı bu atamalar halen HSYK’da görev başında!
Şimdi, yeni tasarıya göre Danıştay ve Yargıtay üyesi bütün hâkim ve savcılar sıfırlanacak, “beş gün içinde” yeni üyeler atanacak! Yani, “beş gün içinde” AYM’ye dava açılabilse bile AYM dosyanın kapağını açmaya bile vakit bulamayacak!
Çok zekice fakat hukuka aykırı.
Kaldı ki bu defa sıfırlama yoluyla “hukuki güvenlik ilkesi ihlal” edilenler, sadece kamu görevlisi değil, “hâkim teminatı”na sahip yüksek yargıç ve savcılardır.
Zaten yerlerde sürünen yargıya güvenin büsbütün sarsılmasından ciddi olarak endişe ediyorum.
Evet, iktidar yargıyla ilişkilerinde daha rahatlar, fakat toplumsal şikâyetler daha da artar. Meclis’te düzeltilmelidir bu tasarı.
HSYK’DAN BAŞLAMALIYIZ
Yüzyıldır yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığını bir türlü güvenilir hale getiremedik. Tek Parti, Demokrat Parti, darbeler, “yargı devrimcilerin elindedir” diye ilanat yapılan 1970’ler, 12 Eylül’ün vesayet yargısı, cemaat yargısı, bir süredir iktidar yargısı!
Çözüm için evvela hukukçuların hukukun üstünlüğüne sahip çıkması şarttır.
Kurumsal açıdan ise problemin kaynağında HSYK vardır.
HSYK’ya üye seçimlerinin “liste usulü” ile yapılmakta olması HSYK’yı “ele geçirme”nin yolunu açtı. Ben liste usulünü o zaman da eleştirdim, HSYK’ya üyeliğin kıdem ve liyakat gibi objektif kıstaslarla belirlenmesini savundum. (Milliyet, 25 Mart 2010)
Fakat eski AYM, “liste üsulü”nü zorunlu hale getirerek bozulmanın kapısını açtı.
Hatayı gören ‘yeni’ AYM içtihat değiştirdi, “liste usulü”nden vazgeçilmesini tavsiye etti. (Karar No: 2014/81)
Maalesef iktidar buna uymadı, “liste usulü”nü yasalaştırdı ve Adalet Bakanlığı’nın desteklediği listenin kazanmasıyla bugünkü “yürütmeyle uyumlu” HSYK oluştu.
Liste usulü yerine liyakat ve kıdem gibi objektif kriterler veya “bir adaya bir oy” usulü uygulansaydı çoğulcu yani tarafsız bir HSYK oluşurdu.
Ne cemaat yargısı ne iktidar yargısı olurdu.
Tarafsız ve bağımsız bir yargı istiyorsak HSYK’dan başlamalıyız.
Paylaş