Adli yıl

Adli yıl bugün düzenlenecek törende Yargıtay başkanının yapacağı konuşmayla başlıyor.

Haberin Devamı

1943 yılından beri güzel bir gelenektir bu.
Yargıtay başkanlarının adalet tarihimize şerefle geçen konuşmaları az değildir. Fakat ateşli bir politikacı gibi konuşanlar da olmuştur. Ben bugün, artık tarihe
mal olmuş iki adli yıl konuşmasından örnekler vermek istiyorum.

‘DEVRİMCİ’ YARGIÇ!

İlk örnek ‘devrimci yargıç’ İmran Öktem’in 1968 Eylülü’ndeki adli yıl açış konuşmasıdır. Şöyle diyordu İmran Öktem:
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin birliği ve itibarı, Türk milletinin mutlulu­ğu, refahı, dünya ölçüsündeki haysiyeti ve kuvveti, Atatürk ve
1960 dev­rimlerinin ilkelerine uygun davranmaya, onlara samimi şekilde saygı göster­meye, herkesi onlara karşı saygılı bulundurmaya, bu yoldaki devrimlerin di­namik gelişmesini sağlamaya bağlıdır...”
Öktem, aynı konuşmasının devamında, “27 Mayıs 1960 Devrimi’nin lideri büyük adam Cemal Gürsel’in ve devrim şehitlerinin kabirlerini ziyaret” etmekten övgüyle bahsetmişti!
Bir yargıç, bir Yargıtay başkanı nasıl olur da 27 Mayıs darbesini savunur?! Hem de darbeden öteye “devrim” diyerek ve “bu yoldaki devrimlerin dinamik gelişmesini” temenni ederek! Adalet tarihimizde kara bir sayfadır bu sözler.

HUKUKÇU YARGIÇ

Şimdi başka bir Yargıtay başkanının 1960 yılı adli yıl açılış konuşmasına bakalım.
Üstelik 27 Mayıs’ın cinnet dönemidir, alkışlar, yaşa-var ollar gırla gidiyor, hukuk profesörleri darbeyi alkışlayan utanç verici fetvalar yayınlıyor...
Ve Yargıtay Başkanı Recai Seçkin, darbenin lideri Org. Gürsel’in huzurunda konuşmasını yapıyor:
“Ülkenin temeli olan adaletin gereği gibi dağıtılması için gerçekleşmesi aranan ilk şart, mahkemelerin tarafsız olmasıdır...”
Hukukçu Yargıç Recai Seçkin devam ediyor:
“Hâkim, hukuk esasları ve vicdanı yerine idare adamlarının veya davada fiili olanlardan birisinin etkisi altında kalarak karar verirse verdiği karar, özünde adaletle ilgisi bulunmayan bir belge, daha açıkçası bir zulüm belgesinden ibaret kalır.”

ADALETE GÜVENMEK

Varsın kalsın denilebilir mi?
Merhum Recai Seçkin konuşmasına şöyle devam etmişti:
“Bu durum haksızlığa uğraya­nın olduğu kadar bütün toplumun gönül rahatlığını bozar. Zira yurttaş haklı olarak aynı felaketin bir gün kendi başına da geleceğini düşünür. Böyle ka­rarların çoğalması, halkın adalete ve devlete güvenini sarstığı gibi sü­rekli kaygılar altında ezilen, yarının ne olacağını kestiremeyen kişiler­den meydana gelen bir toplumun önce çalışma gücü ve sonra yaşama hevesi kalmaz ve gittikçe artan güvensizlik ve kaygılar, yurdu kanlı olaylara ve sonu kestirilemeyen felaketlere götürür.”
Merhum Seçkin, 27 Mayıs’ın kodamanları karşısında yaptığı bu konuşmasında yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı, kuvvetler ayrılığı ilkelerini vurgulamış, Kant’ın şu sözlerini aktarmıştı:
“Eğer adalet kaybolursa in­sanların dünyada yaşamalarının manası kalmaz!”

TARAFSIZ YARGI

Recai Seçkin 1966 yılına kadar Yargıtay başkanlığı yaptı, bir defa bile siyasi davranmadı, siyasi konuşmadı... Daima tarafsız yargı örneği olarak hareket etti. Hukuk eğitimi de mükemmeldir.
Yargıtay’da bir yetkim olsa yapılacak yeni binada Recai Seçkin’in sözlerini mermere yazardım, büyük bir salona da Recai Seçkin adını verirdim. Zira böyle örnekleri yüceltmek adalet bilincinin gelişmesini sağlar.
Türkiye’nin hem çok iyi hukuk birikimine sahip, hem siyasi ve ideolojik rüzgârlardan etkilenmeyen, tarafsız hâkimlere ihtiyacı vardır.

Yazarın Tüm Yazıları