Taha Akyol

Cinnet dönemi

10 Eylül 2015

HÜRRİYET gazetesine barbarların organize saldırısı, terör sebebiyle ülke genelinde yükselen tansiyon olayları...
Akıl, itidal ve sağduyuya ekmek-su gibi ihtiyacımız olduğu bir sırada toplumu kutuplaştırmaya, gerilimi tırmandırmaya, nefret duygularını körüklemeye devam edenler ve kan damlayan kalemler.
Böyle bir cinnet döneminde Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş cesurca akıl ve sağduyuyu seslendirdi, Hürriyet’e yapılan saldırı hakkında şunları söyledi:
“Bu saldırıyı kınadığımızı en yüksek ortamda ifade etmek istiyorum... Son günlerde bazı basın organlarına yapılan son derece çirkin saldırıların varlığı hepimizi rahatsız ediyor. Hükümet olarak bu olayların arkasındaki güçleri de gerçekten kınadığımızı ifade ediyoruz...”
Dün bazı gözaltılar oldu, bakalım soruşturma süreci nasıl cereyan edecek.

‘AMENTÜ ŞERHİ’

Yazının Devamını Oku

Sistemi işletmek

9 Eylül 2015

TERÖR her gün yüreğimizi yakıyor; mesele insani facialar olmanın yanında etnik kutuplaşmayı tahrik eden tehlikeli boyutlara doğru tırmanıyor.
19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarındaki Makedonya’ya benziyor güneyimizdeki coğrafya; etnik ve dini kimliklerin “kendi devletlerini” kurmak üzere silahlanması!
Osmanlı bununla baş edememiş, büyük facialar yaşanmıştı.
Yugoslavya’nın kan gölüne dönerek bölünmesi, hafızalarda daha yeni bir örnektir. Bugün de Suriye gözler önündedir!
Birçok boyutu olan bu sorunda bugün “sistemin iyi işlemesi” faktörüne dikkat çekmek istiyorum. Bir ülkede sistemin iyi işlemesi, ekonominin iyi gitmesi ve ülke gereceğinin parlak görünmesi o ülkenin cazibesini arttırır. Ayrılıkçı ve radikal akımlara karşı en büyük manevi faktör budur.

MESELA KOALİSYON

Yazının Devamını Oku

Kâbus..

8 Eylül 2015

DAĞLICA saldırısı terör rutininde sıradan bir olay değildir; PKK’nın 1984’ten bugüne yaptığı en kanlı 6 eylemden sonuncusudur.
Bütün şehitlerimize rahmet diliyorum, yanan yüreklerin acısını paylaşıyorum.
Olayın üzerinde ciddiyetle durulmalıdır. Terör örgütü 11 Haziran’dan bu yana bu kanlı eylemleri nasıl yapıyor? Dağlıca katliamı gibi bir olayı nasıl gerçekleştirdi? PKK neden hiç mühimmat ve silah sıkıntısı çekmiyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü TV konuşmasında yaptığı açıklama fevkalade önemlidir:
“Çözüm sürecini bunlar adeta Güneydoğu’da, kısmen Doğu’da kendileri için silah stoklama süreci olarak değerlendirdiler. Çok ciddi bir silah stoklaması yaptılar. Burada bu süreç içinde güvenlik güçlerimiz, tabii ‘Herhangi bir çatışmaya, şuna buna girmeyelim’ dediler ama daha sonra anladık ki bu süreç içinde bunlar bunu yaptılar”
Sabah gazetesi de PKK’nın çözüm sürecinde “80 bin silah” stokladığını yazdı!

İSTİHBARAT ZAAFI!

Yazının Devamını Oku

Bu çağda

7 Eylül 2015

TÜRKİYE olarak bu çağda yaşamanın gereklerini ne ölçüde yerine getiriyoruz? Elbette bir Afganistan, bir Suudi Arabistan, bir Uganda değiliz ama iki yüz yıldır çabaladığımız halde neden bir İngiltere, bir Fransa da değiliz?
Zihinlerimiz bilime ne kadar açık?
Milyonları peşinden sürükleyen karizmatik liderlerimiz hiç bu soruyu gündeme getirdiler mi? Yetişen nesilleri ateşli nutuklarla siyasi militanlığa yöneltenler hiç gençlerin zihnine bu soruyu soktular mı, hiç bilimin önemini vurguladılar mı?
Halbuki en hayati sorunumuz bu çağda “gelişmiş ülke” standartlarını yakalayamamış olmamız değil mi?

DÜNYA SIRALAMASI

Çağı yakalamanın temelindeki soru, dünyadaki yarışın neresinde olduğumuzdur.

Yazının Devamını Oku

Facia

4 Eylül 2015

İNSANLIK faciası, üç yaşındaki minik Aylan Kürdi’nin sahilde yatan cansız bedeniyle, istatistik olmaktan çıkıp yüreklere işledi.
Kobani’den yola çıkarak Avrupa’da güvenli bir hayat arayan Suriyeli aile, Bodrum açıklarında botun batmasıyla büyük bir facia yaşadı. Acılı baba Abdullah “Oğullarım elimden kaydı gitti” diyor. 3 yaşındaki Aylan ve 5 yaşındaki Galip sularda kaybolmuştu.
DHA’dan arkadaşımız Nilüfer Demir, Aylan’ın sahilde yatan cansız bedeninin fotoğraflarını çekti, dünyaya gösterdi. Hemen bütün Batı medyasında birinci sayfalarda yer aldı. Batılı liderler duygulu açıklamalar yaptı, Avrupa’nın sıkı göçmen politikasının biraz yumuşatılması gerektiği yönünde mesajlar verdiler.

AVRUPA’DAN SESLER

Fakat Batı’dan çıkan başka bir ses daha vardı. Macaristan’ın “otokrat” Başbakanı Victor Orban!... Şöyle diyor:

Yazının Devamını Oku

Kanlı kalemler

4 Eylül 2015

OTORİTERLEŞME sadece devlet gücünün keyfi ve baskıcı uygulamalarından ibaret değil. Bir de medyadaki tetikçileri, eli kalemli Yakup Cemil’leri var, Ak troller var.
Bozulma devrinin yeniçerileri gibi “söyletmen vurun!” haykırışlarıyla manşet atan, program yapan medya organları var.
Banim yaşadığım ve okuduğum basın tarihimizde çok kavgalar vardır fakat böylesi hiç görülmemişti.
Sayın Bülent Arınç’ın deyişiyle “Kan damlayan kalemler!”
İşte Bülent Arınç’ın sözleri:
“‘El koyun’ diyorlar. Savaş tamtamları içerisinde ellerinde kalemlerinden kan damlıyor... Ellerinde, kalemlerinde, köşelerinde veya televizyonlarında bazen bu sözleri söyleyebiliyorlar, biz de hayretle dinliyoruz!” (3 Şubat 2015)

İNSAN ONURU?!

Yazının Devamını Oku

Kürt hareketi ve aydınlar

2 Eylül 2015

PKK belli bir coğrafyaya hâkim olursa orada nasıl bir “özyönetim” kuracak? Bu, maalesef aydınlarımızın dikkatini çekmeyen fevkalade önemli bir sorundur.
Terörü eleştiren kalemlerin de birçoğu bunun farkında değil. Hele de AKP’ye vurmak için terörden hükümeti sorumlu tutan bazı aydınları anlamak hiç mümkün değil.
Halbuki PKK’nın ideolojisini ve kongre kararlarıyla tespit ettiği yönetim sistemini bilmeden, yaşanan günlük olaylar doğru anlaşılamaz.
Dünkü Hürriyet’te, HDP’li milletvekili Altan Tan, temeldeki bu büyük problemi açıkça ifade etti.

KOMÜNAL DEMOKRASİ!

İngiltere’de, İspanya’da, Kanada’da, Belçika’da ayrılıkçı hareketler var; demokrasiye inandıkları için ya silah bıraktılar ya da zaten hiç silaha başvurmadılar.

Yazının Devamını Oku

Adli yıl?

2 Eylül 2015
YENİ adli yıla bir medya grubunun kuruluşlarına yapılan polis baskınıyla ve Yargıtay Başkanı Sayın İsmail Rüştü Cirit’in konuşmasıyla başladık.

İki televizyon kanalının ve Bugün gazetesinin sahibi olan Koza İpek Holding’e çok sayıda polis eşliğinde operasyon başlatıldı. İpek Üniversitesi bile bundan nasibini aldı!
Bir hukuk devletinde böyle bir baskın düşünülemez.
Cemaatin üyelerinden bir kısmının organize bir şekilde telefon dinleme ve şantaj gibi eylemleri hakkında elbette soruşturma açılır. Fakat bu eylemlerle ilgisi olmayan cemaat üyeleri ve cemaatle ilişkili eğitim, medya ve ticaret kuruluşları hakkında “terör örgütü” nitelemesi yapılamaz. Bu kuruluşlara yardım edenler “terör örgütüne yardım” etmiş sayılamaz.
Sayılabilseydi, “Ne istedilerse verdik!” diyenler hakkında da soruşturma açılırdı.

SİYASETE GÖRE YARGI!


Telefon dinleme, şantaj gibi iddiaları ayırıyorum. Eğitim, ticaret ve medya faaliyetlerini “terör örgütü” saymakla, Çarşı Grubu’nu “darbeye teşebbüsten” müebbet hapis istemiyle yargılamak arasında hukuken hiçbir fark yoktur. İkisi de hukuki değil siyasidir.

Yazının Devamını Oku