Dininiz, diliniz ve kültürünüz, tarihi mirasınız ne olursa olsun, bu üç alanda geriyseniz dünyadaki yeriniz de geri oluyor.
Putin’in son kararını okuyunca bu konuyu yazmak istedim; bizim için de son derece önemli elbette.
Putin, emri altındaki parlamentoya yeni bir kanun çıkarttırmış: AİHM ve benzer diğer uluslararası mahkemelerin Rusya hakkında verdiği kararlar, “Rus anayasasıyla çelişkili” görülürse geçersiz sayılacak!
Lahey Tahkim Mahkemesi ve AİHM, ticari bir konuda Rusya’yı yaklaşık toplam 52 milyar dolar tazminata mahkûm etmişler! Putin de kükremiş ve bu kanunu çıkarttırmış.
Amerika’da 2010 yılında Meksika Körfezi’ni kirleten petrol şirketi BP, Adalet Bakanlığı’na 20 milyar 800 milyon dolar tazminat ödemişti. Sermayenin katrilyon olduğu çağımızda tazminatlar da böyle!
Aydın derken elbette tetikçiler bunun çok çok uzağındadır.
Muhafazakâr aydınlardan Mehmet Ocaktan, dün karar.com sitesinde “eğer bir gün normalleşirsek” başlıklı bir yazı yayınladı. Bu başlık her şeyi anlatıyor zaten. Ocaktan, muhalefet yıllarında muhafazakâr aydınlarda görülen fikir ve sanat canlılığını hatırlattıktan sonra şöyle diyor:
“AK Parti’nin 13 yıllık iktidarı boyunca kültürün esamisi bile okunmaz hale geldi. Atilla Koç dönemini bir tarafa bırakırsak, maalesef AK Parti’nin iktidar
yılları kültür ve sanatın dip yaptığı yıllar olmuştur...”
Ocaktan, eleştirel düşünenleri düşman göstererek “azgın bir gerilim dilinden nemalanan” siyasi militanlığın yol açtığı seviyesizlikten yakınıyor.
Fakat anayasa değişikliğine bağlı olduğu için gerçekleşmemişti.
Resmen açıklanmadı ama bugün de HSYK için RTÜK modelinin düşünüldüğü söyleniyor.
Bu yönde bir anayasa değişikliğini muhalefetin kabul edeceğini hiç sanmıyorum...
Bir ümidim daha var: Konu kendisine hukukçular tarafından akademik düzeyde anlatıldığında Başbakan Prof. Ahmet Davutoğlu’nun da bunu kabul etmeyeceğini düşünüyorum.
Niye mi? Sadece akademik vasfından dolayı değil, beni umutlandıran bir gelişme oldu...
BAŞBAKAN’IN TAVRI
Sırf bir Türk bilim adamı Nobel Ödülü kazandı diye değil, aynı zamanda yeni nesillere çok isabetli bir ‘rol modeli’ ortaya koyduğu için de kendisini kutluyorum ve alkışlıyorum.
Siyasi ve ideolojik kavgaların yeni nesillere kötü örnek olduğu ülkemizde, elbette Prof. Aziz Sancar gibi evrensel düzeyde başarı göstermiş bir bilim adamı gençlerimiz için mükemmel bir örnektir.
Yoksul, ışıksız, yolsuz ve çekingen Anadolu’da okuryazarlığı olmayan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelip Amerika’da saygın bir bilim adamı olabilmek, bugün çok daha iyi imkânlara sahip gençlerimize ilham vermesi gereken muhteşem bir hayat hikâyesidir.
BİLİME ADANMAK
Kuzey Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aziz Sancar hakkında medyada izlediğiniz bilgileri burada tekrarlamayacağım. Arkadaşımız Tolga Tanış’ın Aziz Sancar’la yaptığı uzun mulakatı okumanızı ve çocuklarınıza okutmanızı tavsiye ederim. Şu linkten ulaşabilirsiniz:
Değerli Hocamız Genç, her türlü ödül ve saygıya layık bir tarihçidir.
Osmanlı İmparatorluğu’nu dört asır süreyle “mucizevi” bir şekilde yükselten iktisadi ve siyasi sistemin, son iki asırdaki gerileme ve çöküşün de sebebi olduğunu çok iyi anlatır.
Osmanlı’daki ekonomik ve siyasi sistemin başarı ve başarısızlık sebeplerini anlamak için Mehmet Genç’in “Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi” adlı eserini mutlaka okumak gerekir. (Ötüken Yayınları)
OSMANLI’DA ÜÇ İLKE
“Diyarbakır Sur’daki Kurşunlu Camisi havadan bombalandı. Sur’daki gençlerin uçağı, helikopteri mi var?!” Yüksekdağ, herkesten iyi bilir ki “Sur’daki gençler”in silahları, bombaları var! Camideki yangın da kubbeyi delip giren bir uçak veya helikopter atışıyla değil, yerden atılan patlayıcı ile çıktı!
İşte, helikopterden çekilen videoda görüldüğü gibi caminin kubbelerinde hiçbir bomba tahribatı yok.
Camideki yangını söndürmek ve sebebini araştırmak için gelen itfaiye ve güvenlik güçlerini de ateş açarak engelleyen PKK’dır.
Merhum Tahir Elçi’nin katledilmesinden sonra delil tespitine gelen yargı görevlilerine ateş açarak delillerin tespitini de PKK engellemişti.
Lozan Antlaşması’nın süresi 100 yılmış, 2023’te bitiyormuş, 2023’te başımıza neler gelecekmiş!
Amerika Lozan Antlaşması’nı onaylamamış imiş...
Şimdi de Montrö Boğazlar Sözleşmesi hakkında efsaneler uyduruluyor. Montrö Sözleşmesi her 20 yılda bir gözden geçirilirmiş... 2016’da Montrö’yü değiştirmek için Türkiye’ye çok baskı yapacaklarmış...
Bu efsanelerin peşine güncel politik propaganda lafları ekleniyor.
Kuzeyimizde Putin Rusya’sı, Türkiye’ye yönelttiği tehdidi askeri tatbikat boyutlarına kadar tırmandırdı! Doğumuzda İran, güneyimizde kanlı Ortadoğu! Avrupa’da son örneğini Fransa’da gördük, aşırı sağ yükseliyor.Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, dünya ekonomisinde de Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler açısından zor bir döneme girildiğini söyledi...
İKİ SEBEP
Fransa’da yapılan mahalli seçimlerin ilk turunda Marine Le Pen’in “Ulusal Cephe” partisi yüzde 29.5 oyla birinci parti oldu. Bu Türkiye’nin AB perspektifi için de ciddi bir risktir.17-18 Aralık’ta yapılacak AB zirvesinde Türkiye açısından olumlu gelişmeler olacak. Fakat ‘ılımlı sağcı’ sayılan Sarkozy Fransa’sının Türkiye’yi nasıl engellediğini düşünürsek, bu ülkede aşırı sağın yükselişe geçmiş olmasının önümüze neler çıkarabileceğini tahmin edebiliriz!Fransa’da sosyalistlerin iktidarda bulunduğu dört yılda aşırı sağın bu kadar yükselmesinin iki temel sebebi olduğu belirtiliyor.Biri İslam adına yapılan terörün yarattığı dehşet; Charli Hebdo saldırısı ve son olarak 14 Kasım’da Paris’te 153 masum insanı katleden IŞİD saldırısı...İkincisi, Fransa’da alt gelir gruplarının sol partileri bırakıp aşırı sağa yönelmesi.
SOLDAN AŞIRI SAĞA