ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım ile hafta içi yaptığım sohbetin bir bölümünü, “Bizdeki her şey mümkün hukuku” başlığıyla haberleştirdik.
Yıldırım, bu sözleri söylerken kendi deneyimlerinden de örnekler seçti; özellikle atamalar konusunda yargının birbirine tam zıt kararlar vermesine dikkat çekti; ama en önemli vurguyu, Anayasa Mahkemesi’nin 367, Danıştay’ın da katsayı kararları üzerine yaptı. Başkalarının da bazı başka kararları aynı şekilde örnek gösterebileceğini ifade eden Yıldırım’ın yargı konusundaki en büyük yakınması şu oldu: “Yürütme zaman zaman, yargı kararları nedeniyle iş yapamaz hale geliyor. Yürütme ile yargı iyi görüntü vermiyor. Sanki yürütme hiç doğru iş yapmıyor, hep yargı düzeltiyor. O zaman biz de bu kararları eleştirince karşı eleştiri alıyoruz. Ama sonuçta kararların gereğini yapıyoruz.” TEPEDE VATANDAŞ OLURSA Yaşanan tabloda herkesin ortak sorumluluğu olduğunu kabul eden Yıldırım, AB ülkeleri arasında, vatandaşı, uluslararası mahkemelere en çok giden ülke olmaktan üzüntü duyduğunu ifade etti. Çözüm yerinin yasama olduğunun gözden çıkarılmadan oraya yardımcı olunmasını öneren Yıldırım’a göre, hiyerarşik yapının en tepesine vatandaşın konması halinde çözümü olmayan sorun kalmaz. Oysa sorun ortadan kaldıkça en çok halkın moral değerleri zarar görüyor. Yıldırım ile sadece siyasetle yargı arasındaki gerginliği konuşmadık. Ulaştırma Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün de bağlanmasından sonra en geniş icracı bakanlık haline geldi. Yıldırım, ilk yerli uçakla ilgili gelişmeleri anlatırken heyecanlıydı. Bu projenin iki aşamalı olduğunu belirten Yıldırım, şu bilgileri verdi: “İlk aşama yakında hayata geçecek. Bu aşamada lisanslı bir proje ile ilk uçağımızı yapacağız. Lisanlı projeler için temaslarımız da başladı. İsimleri şimdi açıklamak istemiyorum. Ama 3-4 ayda işin bu kısmını bitiririz gibi. Sonra üretim aşaması başlar. Tamamen yerli ilk uçakta ise hedef 2020.” ÇANAKKALE’DE GÜZERGÂH DEĞİŞİKLİĞİ Yıldırım, tamamen yerli ilk uçakta, THY’den Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na, Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nden TAİ’ye kadar ilgili tüm kamu kurumlarının birlik veya ortaklık içinde olacağını söyledi. Ancak işin içinde özel sektör de mutlaka yer alacak. Henüz kamu/özel sektör ortaklığının oranı belli değilse de Yıldırım, “Bu alanda da ülkemizde yeterli büyüklükte şirketlerimiz var, onların deneyimleri ve güçleri proje için yaşamsal” değerlendirmesi yaptı. İzmit-İzmir otoyolu ile Körfez geçiş ihalesini kazanan konsorsiyumun finans arayışının sürdüğünü, projede bir gecikme beklemediklerini de aktaran Yıldırım’a göre 3. Boğaz Köprüsü’nde de bir gecikme olmayacak. Çanakkale Köprüsü için ise güzergâhta bir yenileme söz konusu. Çünkü hem tarihi yarımada ile diğer sit alanlarının bu projeden zarar görmesi istenmiyor; hem de çevre tahribatının oluşmaması hedefleniyor. Yıldırım’ın, internet üzerinden, insan haklarına aykırı, hakaret içeren görüntü ve yazılara karşı alınacak önlemler konusunda yakın zamanda gerekli adımların atılacağını söylediğini de aktaralım.