Paylaş
Siyaseti yakından izleyen bir gazeteci olduğum için dost sohbetlerinde de raslantısal buluşmalarda da en çok bu konudaki sorulara muhatap oluyorum.
Son günlerdeki tek soru, “Sarıgül hareketi ne yapar” oluyor.
Soru haksız değil, Sarıgül hareketini görmezlikten gelmek de akıllıca değil.
Siyasette başarının yeni isimler ve yeniliklerle kazanıldığı en basit gerçek.
Daha dün yapılan İzmir mitingine katılım da bunun göstergesi sayılmalı. Ancak yine de bu soruya en sağlıklı yanıtın, daha önce de yazdığım gibi, nisan ayındaki CHP kurultayı ardından verilmesi gerektiğine inanıyorum.
O kurultayı aslında siyasetin geleceği için de belirleyici görüyorum.
SARIGÜL CHP ESERİ
Bugün bir Sarıgül hareketi konuşuluyor, tartışılıyorsa bu CHP’den kaynaklı. Çünkü, CHP yeterli dönüşümü, yenileşmeyi sağlamış olsa; ülkede heyecan dalgası yaratıp kitleleri iktidar hedefine inandırma becerisi gösterebilseydi Sarıgül, üstüne konacağı bir zemini zaten bulamazdı.Üstelik bütün bu gelişmeleri, CHP Lideri
Deniz Baykal’ın, “AKP oyları yüzde 20’lerde” dediği bir süreçte yaşıyoruz.
Ben de AKP oylarında, özellikle Habur görüntüsü nedeniyle bir düşüş yaşanacağına; bundan geri dönüşün, açılım hangi boyutta olursa olsun PKK’ya silah bıraktırılmadıkça mümkün olmayacağına inananlardanım.
Ama buna rağmen CHP, iktidar alternatifi olduğunu, AKP’nin oyundaki düşüşle değil, ancak kendi oyundaki artışla kanıtlayabilir.
Önümüzdeki kurultay da CHP’ye böyle bir fırsat getirebilir.
Açık ifadeyle, yenilik ve yenileşme sağlanıp sağlanmayacağı ile ilgili.
CHP yönetiminde çoğu isim, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, halktan aldığı alkışı, “bizden biri” anlayışı ile gördüğü ilgiyi es geçip duruyor.
Kılıçdaroğlu’ndan ayrı görülemeyecek Gürsel Tekin’e bakış da benzer. Baykal da kurultayda o yöneticiler gibi mi davranacak göreceğiz, izleyeceğiz.
ERDOĞAN HEDEF YAPTIĞINDA
Bu süreci Kılıçdaroğlu-Tekin ikilisinin nasıl aşacağı da en az bu kadar önemli.
Gürsel Tekin, 14 Şubat’taki İstanbul İl Kongresi’ne yoğunlaşmış durumda.
Ancak onun, CHP’de yenileşme isteyenlerin başında geldiğini, bunu Baykal’la paylaştığını biliyoruz, peki ya Kılıçdaroğlu?
Dün kendisine Sarıgül hareketini sorduğumda, siyasal anlayışındaki temel direngi noktası olan “çatışmadan kaçınma” korkusuyla yeniden karşılaştım.
“Sosyal demokratların bölünme lüksü yok. Bu koşullarda bölünmenin ülkeye yarar getirmeyeceği kanısındayım” demekle yetindi.
Oysa CHP örgütlerini en çok dolaşan isim olarak çatışmayı önleyecek tek etkenin korku değil, heyecan yaratmak olduğunu görmüştür sanırım. Heyecan yaratmak içinse cesaret şart.
Bu cesareti göstermesi gereken sadece Kılıçdaroğlu-Tekin ikilisi değil; CHP Lideri Baykal da aynı his içinde olabilmeli.
Başarılı bir belediye başkanını CHP’de tutamamak da dört dönemin ardından İstanbul’a belediye başkanı olamamak da aynı tarz zaaflar aslında; ama öyle ya da böyle, artık sosyal demokrat seçmen için yeni bir seçenek söz konusu.
Başbakan Erdoğan gibi siyaseti iyi okuyan bir liderin bu seçeneği güçlendirmek için Sarıgül’ü muhatap/hedef alabileceğini de hesaplamalı.
Paylaş