SİYASİ literatürümüze giren Ali Dibo haberlerini ben yaptım.
Yeni Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i de bu haberler sırasında tanıdım.
Siyasetin kirlilikten, partiliyi koruma organizasyonu olmaktan çıkarılması için bu haberlerin önemli bir katkı yaptığını düşünüyorum.
O süreçte belki bazı hatalar da yapmış olabilirim; ama bir gazeteci olarak üstüme düşen görevi hakkıyla yaptığıma inandım.
Haberlerin her aşamasında Ergin’in görüşlerini mutlaka aldım; izin verdiklerini yazdım, "off the record" dediklerini kullanmadım.
Aramızda ciddi bir resmiyet olsa da ikimiz de tüm süreçte profesyonelce ilişkimizi sürdürdük, her soruma açıklıkla yanıt aldım.
Doğrusu AKP içinde böylesi isim bulmak o kadar da kolay değil.
AHİRETTEKİ YERİMİ BELİRLEYENLER
Örneğin yeni Çalışma Bakanı Ömer Dinçer ile bir kıyas yapabilirim.
Dinçer’le ilgili olarak Başbakanlık Müsteşarlığı’ndan beri çeşitli yazılar yazdım; ancak sadece bir randevu talebime yanıt verdi.
Görüşmeye, hoş beşle başladıktan sonra düğmeye basıp, özel kalemine, "Şükrü Bey’in o yazılarını getirir misiniz" talimatı verdi.
"Hangi yazılarım" diye merakla bekledim; Bakanlar Kurulu’ndaki bazı görüşmeleri aktardığım 4 yazımdı söz konusu olan ve Dinçer’in, "Bunları kimden aldınız Şükrü Bey?" sorusu ile karşılaşınca, önce "Yanlış var mı?" diye sordum, "Yüzde 90 doğru" yanıtı alınca kaynağımı şöyle açıkladım:
"Sayın Müsteşar, belki size söylememiş olabilir; ama Sayın Başbakan her Bakanlar Kurulu sonrası beni arayıp görüşmeleri aktarıyor. Unutmuş olabilirsiniz; bunu zaman zaman siz de bana yaptınız."
Dinçer de, "Anladım mesajınızı" deyip konuyu kapattı.
Daha sonra hiçbir randevu talebimi karşılamayan Dinçer hakkında yeni yazılar da yazdım; hiçbirinde de kendisine haksızlık yaptığıma inanmıyorum.
Milletvekili seçilince karşılaştık, kendisini kutladım bana, "Sizinle bir kahve içmemiz gerek, yoksa ahirette rahat edemeyeceksiniz" dedi.
Ahiretteki yerimi belirlemiş olsa da ben yine de, "Çok sevinirim, unutmayınız" dedim ve defalarca ısrar etmeme rağmen görüşemedik.
DERS ÇIKARMAK ÇOK İYİDİR
Yıllardır siyaseti izlediğimden çok siyasetçiyle sürtüşmem, anlaşmazlığım oldu; ama Dinçer örnekleri en fazla AKP döneminde ortaya çıktı.
Ergin ise bu örneklerin dışında kaldı, diyaloğu hiç kapatmadı.
Kazanamasa da bana karşı hukuki haklarını kullanmayı hiç ihmal etmedi. O süreçte şahsıyla ilgili çok ihbar aldım; hepsini araştırdım, sordum yanıtlarımı aldım; ama doğrudan çıkar elde ettiği bir bağlantı bulamadım. Ama kendi el yazısı ile kamu ihaleleri üzerinde tasarrufta bulunma iradesi göstermesini tarihi değerde bulduğumu söylemeliyim.
Sonuçta ilişkiler, tasarruflar üzerinden çıkardığımız çok ders oldu.
Ali Dibo, siyasetin bir sıkıntısının tanımı olarak ortada duruyorsa da Ergin’in deneyimleriyle bugün daha net ve daha rahat olduğunu biliyorum.
Bakanlık sürecinde de bunun izlerini göreceğimize eminim.
Partisine ve Başbakan Erdoğan’a bağlılığını göz ardı etmeden, çalışkanlığı ve hukuka inancıyla yeni şeyler yapacağını düşünüyorum.
Yanılırsam üzülürüm; ama asıl kaybeden Ergin ve siyaset olur.