Paylaş
İki din adamının da mesajı Türkiye’ye yönelikti; oysa çözüm yeri Yunanistan. Çünkü, hükümette okulun açılması konusunda hiçbir tereddüt yok; aksine Ortodoks din adamlarının İstanbul’dan çıkacak olmasını olumlu da buluyor.
Okulun açılması için yasal veya anayasal bir değişikliğe gerek olmaması da hükümetin işini kolaylaştırıyor. Hükümetteki tek korku; Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönüşüne karşılık alınmadan ‘evet’ deme hatasının benzerini tekrarlamak.
Bu korkuyu aşmak için Yunanistan’a yapılan öneriler de atla deve değil.
ÜÇ SEÇENEKTEN BİRİ OKULU AÇAR
Hükümetin çeşitli yollarla Yunanistan’a ilettiği mütevazı denebilecek “mütekabiliyet” amaçlı önerileri üç seçenekte toplanıyor.
Yunanistan sadece birini yapsa dahi, Ruhban Okulu’nun açılışı önündeki önemli engellerin kalkmasını sağlayacak seçenekleri şöyle sıralayalım:
* Türklerin kurduğu derneklerde ‘Türk’ adı kullanılabilsin.
* Atina’da kayda değer Türk ve Müslüman nüfus var, bir cami ihtiyacı ortada.
* Atina’da bir Müslüman mezarlığı yok. Cenazeler ta İskeçe’ye götürülüyor. Bu insan haklarına da aykırı. Atina’ya bir Müslüman mezarlığı yapılsın.
Anladığım kadarıyla, Yunan hükümeti de bu seçenekler üzerinde adım atmaya hazır; ancak yaşanan ekonomik krizin ülkede yarattığı kaos ve buna bağlı önceliklerin değişmesi bir gecikme nedeni.
Türk hükümeti de bunu anlayışla karşılıyor; ama “Bir an önce” deyip duruyor.
Bartholomeos da bir din adamı olarak önerilere hoşgörüyle yaklaşıyor olsa gerek; o nedenle bu seçenekler konusunda ilerleme sağlanması için Yunan hükümetine yapacağı her baskının çözümü daha kolay getireceği ortada.
CUMHURİYET MİTİNGLERİ KUŞKUSU
Ergenekon davası sanığı Şener Eruygur’un Jandarma Genel Komutanı olduğu (17 Ağustos 2002-26 Ağustos 2004) dönemde kullanılan 13 milyon liralık örtülü ödeneğin 7.5 milyonunun akıbeti üzerine Ergenekon davası bağlamında eylül ayında açılan tartışmayı Habertürk dün yeniden gündeme taşıdı.
Haberdeki yeni unsur, Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun harekete geçmiş olması.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla başlatılan bu incelemede geriye dönük önemli ipuçları arandığını düşündüğümüzden biraz bilgi verelim:
Söz konusu miktarın Erdoğan dönemine ait olmadığı ortaya çıktığı için gözler dört ayında Abdullah Gül’ün başbakan olduğu önceki yedi aya çevrili.
Gül döneminde aktarılan para var mı, yok mu henüz bilmiyoruz.
Araştırmada, sahte fatura olasılığı üzerinde duruluyor.
Önemi ise eğer sahte fatura düzenlenmişse bu nasıl anlaşılmadı sorusunda.
Sahte fatura ile bir tarafa aktarılan paralar 2007 yılında yapılan Cumhuriyet mitingleri için kullanılmış olabilir (mi?).
Jandarmanın örtülü ödeneği İçişleri Bakanlığı tarafından talep edildiğinden, inceleme bu bakanlık üzerinden de yürütülecek.
Paylaş