Paylaş
Türk müteahhitlerinden daha çok küçük iş sahipleri bir birlik kurdu; ancak büyük müteahhitler bu birliğe üye olmadı. Bunun üzerine birliği kuranlar, Büyükelçi Halil Akıncı’yı suçlayarak bazı siyasilere şikâyette bulundular. Onlar da Rusya yolunda Başbakan Erdoğan’a, “Sorumlusu Büyükelçi” diye yakındılar.
Erdoğan kendisini karşılayan Büyükelçi Halil Akıncı’yı görür görmez, “Gittiğim her ülkede Türk işadamlarının önünü açmaya çalışıyorum, siz gerekenleri yapmıyorsunuz” temelinde, sitem görülen bir çıkış yaptı.
KÖŞEDE SUSAN BÜYÜKELÇİ
Büyükelçi, başkalarının da önünde söylenen bu sözlere hemen yanıt vermedi; üzgün bir şekilde Başbakan’ın yanında oturmayı tercih etti.
Ama devreye bazı işadamları girdi ve özetle söyledikleri şuydu:
“Sayın Başbakan, bu konuda bizi ilk uyaran Büyükelçimiz oldu. Elçilikte iki toplantı düzenledi, Türk müteahhitler birliği kurulmasını önerdi. Ancak bizler sadece Türklerden oluşan bir birliğin yanlış olacağını düşündük ve Avrupalı firmalarla aynı çatı altında yer almanın yararına karar verdik. Ayrıca Rusya büyük bir ülke. Bölgesel birlikler bizim için daha fonksiyonel olacaktır. Büyükelçi de görüşümüze saygı duydu.”
Yine orada ortaya çıktı ki Büyükelçi, sadece iki toplantı ile yetinmemiş; Ticaret Müsteşarlığı’nı da iki yazı ile uyarmış. Dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan da hemen yaptığı görüşmelerde büyükelçinin haklı olduğunu öğrendi ve Başbakan’a da durumu aktardı.
İşadamları, Büyükelçi’nin sadece kendileriyle değil, bütün Türk işçilerin sorunlarıyla da ilgilendiğini örnekleriyle anlattılar.
SİTEMİN YERİNE MUTLULUK
Erdoğan, bu açıklamaların ardından 350 Türk işadamına seslenirken, ki bu büyük sayıdaki işadamını da büyükelçilik toplamıştı, hakkı yerine teslim etti.
“Büyükelçimizin işadamlarının önünü açmış olmasından memnuniyet duydum” diyerek gönül aldı. Çoğu işadamı da teslim ediyor, konu ticaretse artık ‘monşerler’ son derece ilgili; her çabaya giriyor, her açılışa katılıyor, o ülke bürokratlarıyla gerekli her görüşmeyi yapıyorlar. Yani “monşerler” değişimi sadece çiftetelli oynayarak göstermiyor; ama bazı siyasiler de, “Buradan bize oy çıkar. Monşere bir de biz yüklenelim” anlayışıyla konuları ilk duyumlarla Başbakan’a aktarmaktan vazgeçmeli.
FAYDALANILACAK GAZETECİ!
Bazı askerler darbe yapacakmış, kendi kafalarına göre tespit ettikleri ben dahil 137 gazeteciden de faydalanacaklarmış. Ben sadece gazeteciyim, darbeler de en çok, aşkla bağlı olduğum bu mesleğime zarar verir. Benim gibi gazetecilerden darbecilere ekmek çıkmaz. Ama Allah’tan böyle bir liste yapanların akıllı olmadığı ortada; onlar darbe marbe de yapamaz. Yapamadılar, yapamazlar da. Ne TSK’nın yapısı, ne Türkiye’nin ne de dünyanın konjonktürü buna izin veriyor artık. Ancak, o akılsızlıkları, birilerinin üç ayda bir bizi darbe öcüsü ile korkutmasına malzeme oluyor. Ergenekon savcıları da tamamen gazetecilik amaçlı bir görüşmemi iddianameye koydular. “O iddianamede ne arıyorum” diye sordum, yanıt alamadım. Burada da aynı şey oluyor. Gazetecilik yapmamız engellenmek isteniyor. Bize de artık Ergenekon savcılarına karşı da, plancılara karşı da hakkımızı yargıda aramak kalıyor.
Paylaş