KEMAL Kılıçdaroğlu ile Ankara’ya döndükten iki gün sonra, pazar günü saat 17.30’da Çukurambar’daki Liva Pastanesi’nde buluştuk.
Bütün masalar doluydu ve girişten itibaren hemen fark ettim, bakışların yöneldiği tek merkez vardı artık; karşılıklı gülümsemeler, selamlaşmalar, el sallamalar, tokalaşmalar, "Bak, bak" diye yandakini dürtmeler...
Masamıza oturduktan sonra bir anda kendimi gözlemci pozisyonunda buldum.
Sohbetimiz sürekli kesiliyor, birileri gelip birileri gidiyor.
Her gelenle birlikte Kılıçdaroğlu ayağa kalkıyor, kısa sohbetler yapıyor.
Öyle ilginç bir manzara oluştu ki, sohbetimizin anlamı kalmamıştı, sadece gözlem dahi her şeyi anlatacak yeterli güçteydi.
Ben de bunu yapacağım.
MASAYA KONAN DONDURMA
İlk konuğumuz bir çift oldu, kucakta bebekleri vardı.
"Sizinle övünüyoruz" dediklerinde yüzü kızarır gibi olan Kılıçdaroğlu, bebeğin elini öpüp teşekkür etti, "Biz sizinle övünüyoruz" yanıtını verdi.
Bir kadın geldi, 60-65 yaşlarında beyaz saçlı, eşi ve çocukları hemen arkasında, "Sizi öpmeliyim Kemal Bey" dedi, sarıldı, gözleri doldu, "Size teşekkür ediyorum, ben bir Cumhuriyet kadınıyım, sizin yanınızdayım" dedi.
Sırada 35 yaşlarında bir çift vardı.
Kadın hayranlık belirtip elindeki dondurma dolu kupayı Kılıçdaroğlu’nun önüne bıraktı, "Bu benimdi, size ikram ediyorum, lütfen kabul edin" dedi; koca da elindeki sodayı bıraktı masaya, "Bu da benim ikramım" dedi.
Kılıçdaroğlu, duygulandı, "Büyük mutlulukla" deyip kabul etti.
Dondurmayı birlikte kaşıklarken bir baba, 12-13 yaşında kızıyla dikildi masanın yanına: "Ben SHP’liyim, size nasıl teşekkür etsem bilemiyorum."
Kızı ise, "Kemal Amca sizi çok seviyorum" deyip sarıldı, öptü ’amcayı’.
Bir kadın geldi sonra, "Keşke Ankara’dan aday gösterilseydiniz, seçerdik sizi; ama siz bizim için artık her zaman başkansınız" dedi.
Sonraki konuğumuz hanım ise daha ileri bir aşamayı dillendirdi:
"Kemal Bey, sizi daha yukarıda başkan görmek istiyoruz."
UMUT KİM
Üniversite öğrencisi iki genç de uğradı masamıza.
Genç kız, "Kemal Bey, siz artık bizim umudumuzsunuz" sözlerine, "Umut olan sizsiniz, siz bizim umudumuzsunuz" yanıtı aldı.
Erkek ise "Size güveniyoruz" dedi, fotoğraf da çektirip gittiler; ama beğenmemişler biz kalkarken daha güzeli için yeniden geldiler.
Bir akademisyen konuğumuz da oldu, desteğe hazırdı; diğer bir akademisyen ise rahatsız etmemek için kartını gönderdi, üzerinde destek yazısıyla.
Orta yaşlı bir adam ise oy veremediği için üzgündü; ama Şişli’deki tüm akrabalarını "İlla Kemal Bey" diye yönlendirmişti.
Pastaneden ayrılırken de bütün gözler üzerindeydi; Clio otomobilinin direksiyonuna geçip pastanenin önünden geçerken o gözlerin takibi altındaydı.
Bu küçük manzaranın Türkiye’nin her ilinde aynı olacağını düşünüyorum.
Salı günkü grup toplantısında Deniz Baykal’ın, övgülerinin ardından Kılıçdaroğlu adını anar anmaz kopan alkışı görüp, Baykal’ın "değişim, yenileşme" söylemini dinleyince CHP’de de tablonun görüldüğünü, bir şeylerin değişeceğini sezdiğimi belirtmekle yetineceğim.