Paylaş
Unutulmasın, her şey beş gün içinde oldu bitti; bu kadar kısa zamanda ne ideal bir konuşma, ne büyük projeler, ne de mükemmel bir liste hazırlanabilir.
Konuşması için merkez sağdan eski bir bakanın şu sözleriyle yetineceğim:
“Yaşantısı sade, kıyafeti sade, ailesi sade, konuşması da sade oldu.”
Parti Meclisi (PM) listesine tam sorun çıkacakken müdahale etti, ‘en olabilire’ yaklaştırdı; buna rağmen listenin yeterli bulunmaması son derece doğal.
Ancak CHP’de artık ‘Politbüro’ diye nitelenen bir yönetim yok; nokta.
ÇOK ŞEY DEĞİŞECEK
Kabul, Önder Sav’ın PM’de ağırlığı var; ama CHP’ye yepyeni bir siyaset anlayışının geleceğini; ‘Seni ben seçtirdim’in yerini saygıya bırakacağını; milletvekiline konuşmama değil konuşma şansı verileceğini beklemeli.
Sav, bu süreçte en kritik görevi üstlendi; yeni döneme en iyi uyumu da onun göstermesi, ağabey olması beklentisi çok; yoksa, malum son gelebilir.
Kılıçdaroğlu konuşurken, sinevizyondan akan Ergenekon operasyonu görüntülerine bakıp, “Avukatlığa devam” sonucu çıkaranlar çok yanılır.
CHP’nin askere yaklaşımında yenilik olacak; ama buradan “Asker yandı” gibi bir sonuç çıkarılmasın; asker her fırsatta aradığı desteği bulacak, savunulacak; siyasete girdiği, yanlış yaptığı sürece de eleştiri alacak.
(Bakınız, Kılıçdaroğlu’nun Yaşar Büyükanıt’a yönelik sözlerine.)
CHP’de eski ayak oyunları bitmek zorunda; çünkü Kılıçdaroğlu, ayak oyunlarının panzehirinin arkasındaki halk desteği olduğu bilinciyle Ankara’da kalmak yerine Anadolu yürüyüşüne çıkacak.
Çıtayı kendisi yukarı koydu; ama kurultay o çıtayı daha da yukarı çekti.
Adım gibi eminim; Kılıçdaroğlu bir yandan bundan çok memnun kaldı, öbür yandan da bundan çok ürktü; o nedenle de yürüyüşüne destek olanı yanına alacak, geride kalanı halka havale edecek.
SABIR TAŞINI DAHİ ÇATLATIR
Bugün Türkiye’de siyaset otoriter bir anlayışla yürütülüyor; bu anlayışa karşı aranan mütevazı, sempatik, şeffaf, saygılı muhalefet bulundu gibi.
Bazıları, “İyi siyasetçi taraftarı çok olan değil, düşmanı en az olandır” der. Kılıçdaroğlu’nun çoğu kez, bu anlayışla susmayı yeğlediğini düşünebiliriz.
Ayrıca sabretmesini çok iyi bilen bir ‘lider adayı’ ile karşı karşıyayız.
Örneğin, Onur Öymen’e yönelik Dersim çıkışının ardını getirmemekle suçlanmıştı; o günlerde bunu kendisine sorduğumda, “Hele bir kurultayı görelim” dediğini iyi anımsıyorum, ne olduğunu birlikte gördük işte. Biri de Başbakan Tayyip Erdoğan, daha seçilmeden Kılıçdaroğlu’na sert eleştiriler yöneltince ANAP eski Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ı anımsadım.
Doğrusu Yılmaz, Erdoğan kadar sabırsız davranmamıştı.
Tansu Çiller DYP Genel Başkanı seçildiğinde Yılmaz, Trabzon’daydı. Görüşünü sorduk, zehir zemberek sözler etti; ben de “Daha yeni seçildi neden böyle sertsiniz” dedim, “Rakibim” yanıtını aldım.
Belki Erdoğan’ın da gerekçesi aynı; ama Yılmaz o gün Başbakan değildi.Türkiye’de bugün, iktidarı destekleyenler umutlu, başkaca vatandaşlar da “umutlu” kervanına katılmışsa bir Başbakan, bundan ne zarar görür ki?
Yukarıdaki tahminlerin sahibi ben de dahil, kimse erkenci davranmamalı; bekleyelim 2-3 ay; Kılıçdaroğlu Anadolu’ya çıksın, sözlerinin altını doldursun.
Paylaş