Paylaş
Bu amaca ulaşılması için önemli kararlar alındığını yazdık, çizdik.
Bundan sonra ne olacak sorusuna da, “Kurumlar arası uyuma özen gösterilecek, işbirliği ve bilgi paylaşımı artırılacak” yanıtı verildi.
“Şimdi ne bekleyelim” diye benzer bir soruyu ben de hükümet üyelerine yönelttim, aldığım yanıt şöyle oldu:
“Ne bekleyeceğinizi değil, ne beklemeyeceğinizi söyleyelim: Kurumlar arasında uyumsuzluk beklemeyin.”
Uyumsuzluğu önlemek için de Hürriyet’in kullandığı başlıkla, “Karargâh kararları” ilk somut meyvesini bu hafta veriyor.
Kamu Düzeni ve Güvenlik Müsteşarlığı Tasarısı TBMM Genel Kurulu’na iniyor.
SIRRI MÜSTEŞARLIĞIN AMACINDA
Apar topar hazırlanan, hemen TBMM komisyonlarında görüşülen tasarının bu işlemlerinin bitiş tarihi 20 Mayıs 2009.
Rastlantıya bakın; neredeyse 8 aydır gündem için sıra bekleyen tasarı, karargâh buluşması ardından bu hafta görüşülmeye başlanacak.
Çünkü müsteşarlığın ana amacı tam da zirve kararlarının kopyası.
Uyum ve koordinasyonu güçlendirme, kurumlardaki bilgileri ortak bir noktada buluşturup daha verimli sonuç çıkarma, istihbaratı güçlendirme, karar alma sürecini kısaltarak tartışmalı ortamları engelleme gibi.
“Karargâh kararları”nda her kurumun işbirliği önemsenmiş; ama jandarma ile emniyetin işbirliğinin güçlendirilmesine özel atıf yapıldı.
“İşbirliği”, “daha çok görüşme”, “bilgileri kamuoyuna açıklamadan veya sızdırmadan önce paylaşma”, “ayak sürümeyi önleme” gibi uyum ilkeleri için en uygun zemin bu müsteşarlık olacak.
Dikkatinizi çekerim, “karargâh kararlarından” önemli biri de terörü tamamen tasfiye etme kararlılığıydı; tasarı bu amacı yerine getirmenin de göstergesi.
SİVİL SÖYLEME DE ÖZEN
Karargâhta alınan kararlar söylem bazında da hayata geçirilmeye başlandı.
Haftalık bilgilendirme toplantıları dahi iptal edildiğine göre, artık askerin siyasi anlam içeren konuşmalarına pek tanık olmayacağız gibi.
Ancak aynı özeni sivillerin de göstereceğini söylemeye gerek yok.
Belirtelim; özellikle Reşadiye’de 7 erin şehit edilmesinin ardından, TSK aleyhine yayılan haberlerin yalan çıkmış olması, en çok Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile
Başbakan Tayyip Erdoğan üzerinde etki etmiş görünüyor.
Reşadiye iddialarının boş çıkması, sanırım bu bilgileri aktaran kişi, kurum veya organizasyonlara güvensizlik yarattı.
Belki de saldırı TSK ile ilişkilendirildiği sıralarda, “Kuşkular var, istihbarat birimlerine soracağım” demiş olan Cumhurbaşkanı Gül, aynı birimlere bu kez, “Bu yalan haberlerin kaynağı neresi” diye sormuş olabilir.
Söylemde özen kararı en çok da Bülent Arınç’ı etkileyecek sanırım.
Çünkü Arınç’ın suikast iddiaları sonrası uzun ve çelişkili açıklamalar yapması, olayı magazinleştirmesi iktidar içinde de rahatsızlık yarattı.
İzleyelim, Arınç bugün ve bugünden sonra nasıl konuşacak?
Paylaş