Paylaş
Bu toplantıda iki amacın önde tutulduğunu düşünüyorum.
MGK’da asker, açılımla ilgili bazı çekincelerini ortaya koymuştu.
MGK’ya oranla daha dar katılımlı olduğundan zirve, askerin o çekincelerine daha ayrıntılı açıklık getirmeye uygun bir zemin yarattı.
İkincisi ise yine kadro nedeniyle daha teknik detaylara inildi.
Sonuçta da bütün kurumların, konuyla ilgili çalışmalarını en fazla 10 gün içinde tamamlaması üzerinde mutabakata varıldığını söyleyebiliriz.
İLK HABER MİT’TEN GELECEK
Konuyla ilgili yükün büyük bölümünün İçişleri, Dışişleri, Adalet ve Milli Savunma bakanlıklarının üzerinde olduğu ortada; ama bu süreçte belki de dikkatleri asıl bir başka kuruma, MİT’in üzerine yöneltmemiz gerekiyor.
Hafta içinde, MİT’in yeni bir özel çalışma yaptığına dair haberler çıktı.
Bunu son derece doğal bulmalı; çünkü MİT Müsteşarı Emre Taner’in, açılımın görüşüldüğü son MGK’da ortaya koyduğu tutum bunun açık göstergesidir.
Bütün bu zirvelerde temel konu ve sorun PKK’nın silah bırakmasını sağlamak.
İşte, bu noktada kulakların yöneldiği tek kurum MİT.
Çünkü MİT, demokratik açılım konusunda PKK’nın ne yapacağını en iyi bilen kurum olarak görülüyor, “Eğer PKK silah bırakacaksa ilk MİT’in haberi olacak” deniyor.
Örneğin, PKK’nın Kandil’deki kadrolarının bir bölümü silahsız olarak sınıra gelip içeri girmek isterse, böyle bir gelişmenin hem Türkiye’yi rahatlatacağı, hem de açılımın sürmesi için hükümetin elini güçlendireceği ortada.
Peki böylesi bir olasılık söz konusu mu, derseniz, hükümetin ve MİT’in bazı öngörülerinin bulunduğunu tahmin edebiliriz.
Buradan hareketle de arayışın, patika da olsa Kandil’den sınıra doğru standartlara uygun bir yol açma üzerine odaklandığını görürüz.
Sözünü ettiğimiz yeni bir pişmanlık yasası falan değil; bunu da aşan, daha kapsamlı, iki tarafı da tatmin edecek bir yol olduğunu belirtmeli.
CHP O RANDEVUYU VERİR GİBİ
Hükümet, açılımda CHP’nin tutumunu giderek daha fazla önemsediği için Başbakan Erdoğan, “Randevu gelmediği takdirde biz gideriz” dedi.
Silah bırakma yönündeki bir işaretin CHP’yi bambaşka bir noktaya getireceğine, “Silah bırakılırsa herkesle de görüşülür” dedirteceğine şüphe yok; ama bundan bağımsız derim ki, Deniz Baykal’ın ilk günden Başbakan’a, “Yol arkadaşın olmayacağız” demesini kafaya çok da takmamak gerek.
Birincisi, Başbakan’ın aynı konuşmasında CHP’nin, Kürt raporlarına atıfla, “Senin söylediklerini daha hayal bile etmiyoruz” demesinin altını çizelim.
CHP yönetiminde bu sözlerinin bir etkisi olur ve o randevu da verilir.
İkincisi Baykal’ın yapmak istediğini, Başbakan’ın somut çözüm paketiyle gelmesini sağlamaya yönelik okumalı; çünkü aksi takdirde hükümetin önerileri kendi raporlarındakilerle benzerlik gösterirse, CHP sıkıntıya düşer.
Gerçekten de bugün konuşulan çözümlerin, CHP raporlarında yazılanların zekatı bile olmadığı ortada ve bunun farkındaki CHP’li sayısı da az değil.
Paylaş