BAKANLAR Kurulu ilk toplantısında, "İlerleme Raporları ve Katılım Ortaklığı belgelerindeki eleştirileri karşılama" gerekçesiyle hazırlanan Yargı Reformu Strateji Belgesi’ni tartışıp son şeklini verecek.
Çok konuşulacak bu düzenlemede gözler, yargı bağımsızlığı üzerinde olacağından can alıcı tartışma da gündemin ortasına yerleşmiş olan Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapısı üzerinde yoğunlaşacak gibi.
Hükümet bu değişikliğin gerekçesini de, "Şu anki yapı sadece Türkiye’ye özgü, yapılacak olan ise Avrupa’daki benzerinin aynısı" üzerine oturtacak.
Bu gerekçe ve Strateji Belgesi’nin, bu kez yargı kurumlarıyla birlikte hazırlanmasına rağmen görünen o ki HSYK’nın yeni yapısı üzerinde, muhalefet bir yana, yargı kurumları arasında da önemli çatlaklara tanık olacağız.
Üyeler sandıktan çıkacak
Çünkü aldığım bilgilere göre, hükümet şöyle bir düzenleme yapmak istiyor:
Şu an HSYK 7 üyeli, bu sayı 20’nin üzerine çıkarılacak.
Üye seçimine damgayı kürsüdeki hákim ve savcıların oyu vuracak; yani üyelerin büyük bölümü adliyelerde yapılacak seçimlerden çıkacak.
Muhtemelen yargı dışındaki kurumlara da; örneğin, TBMM’ye ve cumhurbaşkanına üye seçme hakkı getirilecek.
Sayı yükseltildiği için Adalet Bakanı ile bakanlık müsteşarının üyeliğinin sürmesinde sakınca görülmeyecek.
Bu düzenlemeye Yargıtay’ın karşı olduğunu şimdiden söylemeli.
Çünkü mevcut tablo için, "HSYK üyelerinin çoğunu Yargıtay, Yargıtay üyelerini de HSYK seçiyor" diyebiliriz.
Yargıtay’ın bu yapının bozulmasını karşı çıkmasından doğal ne olabilir?
Savunma Bakanlığı’nın açıklaması
Yargıyla ilgili düzenlemeden söz etmişken, "Askeri hukukçunun atladığı metin" başlıklı yazıma Milli Savunma Bakanlığı’ndan bir açıklama geldi.
Araya Brezilya-Şili gezisi girdiği için bakanlıktan özür dilerim.
9 Temmuz’daki o yazımda Bakanlığın, askeri yargılama kurumlarıyla ilgili yasalarda, üzerinden beş yıl geçmesine karşın Türk Ceza ve Usul yasalarına uyum amaçlı tek bir düzenleme yapmadığını belirtmiştim.
Açıklamada bunun doğru olmadığı, 5078, 5329, 5739, 5530, 5271 ve 5275 sayılı yasalarda uyum amaçlı değişikliklere gidildiği belirtildi.
Tartışmaya ve detaya girmek niyetinde değilim; ama sayılarını vermekle yetindiğim yasalardaki düzenlemeler, bendeki bilgilere göre de şöyle:
5078, TCK çıkmadan 8 ay önce, Anayasa’ya uyum amaçlı değiştirildi.
5329’da yeni bir husus getirilmedi, sadece uygulanmayacak hükümler belirlendi; üstelik bu tasarının gerekçesinde uyum amaçlı taslak üzerinde çalışıldığı belirtildi; ancak dört yıldır bu çalışma sonuçlanamadı.
5739’daki değişikliklerde de uyum amacı yok, istisnalar belirtildi.
En kapsamlı sayacağımız değişiklik 5530 üzerinde yapıldı; ancak onda da birçok istisna korundu; bakanın dava açma hakkı, savcısız arama yetkisi, komutan emriyle tutuklamaya sevk, suçların ihbarının komutan emrine bağlı olması gibi uyumsuzluklara dokunulmadı.
Açıklamadaki, sivillerin askeri mahkemelerde yargılamasına bu düzenlemelerle son verildiğine dair vurgu da tam gerçeği yansıtmıyor.
Müşterek suçlarda yetkinin askeri mahkemelerde kaldığı, Şemdinli örneğinde olduğu gibi açık ve net.