HÁKİM ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), sayı bakımından işin büyük bölümünü halletti; ancak asıl sıkıntılı konular geride durmaya devam ediyor.
"Peki neden?" sorusunu daha çok da Adalet Bakanlığı cephesinden bakışla yanıtlamaya çalışayım.
Atamalar HSYK’nın şu ilke kararları doğrultusunda yapılıyor:
1- Kıdem, dolayısıyla sicil numarası.
2- Yargıtay ve Danıştay’ın bozduğu veya onayladığı dosya sayısı üzerinden A, B ve C ile puanlandırılan başarı durumu.
3- Görev bölgeleri (5, 4, 3, 2, 1) için hákim/ savcının yaptığı talep.
Bu ilkelerden hareketle, kıdemsiz kıdemlinin önüne geçemez; hákim/savcı görev yeri için birden fazla tercih yapar, ancak hedef ilk talep yerini karşılamaktır; aynı tip bölgede yeniden görevlendirilme olmaz.
Değiştirelim, ortam rahatlasın
Bakanlık bu ilkeler ışığında bir kararname hazırlayıp, HSYK’ya sunar.
Sunumu bir hákim yapar, atananla ilgili bütün detayları üyelere okur.
Yerleştirmeyi kurul yapar, itiraz ettikleri üzerinde tartışma yaşanır.
Bu kez de üç haftalık ön çalışmalarda taslak problemsiz yüzde 10 oranında değiştirildi; ancak sona yaklaşıldığında üye Ali Suat Ertosun, Ergenekon davasına bakanlar dahil, bazı unvanlı başsavcı ve hákimler için bir liste sununca Bakan ve müsteşar masadan kalktı, iş tıkandı.
Sonra, özellikle de "Okul dönemi yaklaşıyor" gerekçesiyle unvanlı kadrolar dışındaki bin 332 atama gerçekleştirilerek ara formül bulundu.
İşin özüne dönecek olursak Ertosun ve diğer üyelerin gerekçesi şu:
"Ergenekon soruşturmasında ciddi usul, yöntem, gözaltı ve kovuşturma hataları yapılıyor. Bu yönde bize pek çok şikáyet ulaştı, savcılar çok tartışılır isimler oldu. Değişiklik yapılırsa ortam rahatlar."
Adalet Bakanlığı da bu gerekçeye şöyle karşı çıktı:
"Şikáyetler, daha kıdemli bir hákim/savcı tarafından incelenir. Ciddi bulunursa Bakanlıkmüfettişleri harekete geçer. Onların hazırladığı dosya kurula gelir. Birkaç kez bakıldı; ama önerdiğiniz isimlerle ilgili böyle bir işlem yok. Şikáyetlerin sadece yüzde 3’lük bölümünün ciddi çıktığı unutulmasın. Her şikáyete göre işlem yapılırsa, atanacak kimse kalmaz."
Bu arada; şikáyetlerin işleme konmasının bakan iznine tabi olduğunu, özellikle Ergenekon savcılarıyla ilgili bazı şikáyetler için önceki Bakan Mehmet Ali Şahin’in "Soruşturmaya gerek yok" kararı verdiğini de ben anımsatayım.
Bu çerçevede, hepsi birer yüksek hákim olan beş üyenin ısrarlarını sürdürmesinin haklı bir gerekçesi olamaz mı diye düşünmek de mümkün.
Ertosun Bakan’a sitem etti
Sıra bazı yanlışları düzeltmeye gelince; Ertosun’un atanmasını istediklerinin hiçbiri görev yerlerindeki süreyi (7 yıl) doldurmuş değil.
Süreyi aşmayan 1. bölge savcı/hákimi, hakkında disiplin işlemi yoksa, kendisi atama istemedikçe yerinde kalır.
Üyeler, Ankara’da özel yetkili bir ağır ceza mahkemesi kurulmasını, başkanlığına da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yargılanmasını talep eden Osman Kaçmaz’ın getirilmesine dair bir öneri sunmadılar; bu kesinlikle tam bir manipülasyon haberi.
Ertosun’un, Ergenekon sanıklarıyla çekilen fotoğraflarının servis edilmesi konusunda Bakan Sadullah Ergin’e sitem ettiğini de belirteyim. Uzlaşma arayışlarına devam edildiğini; ama bu HSYK şarkısının burada bitmediğini, kararnamemin bu kadarıyla kalabileceğini de söyleyeyim.