KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın odasına girdiğimde kendimi, Faruk Demir başkanlığında, Arif Sağ’ın da aralarında olduğu MESAM Yönetim Kurulu ile sohbetin ortasında buldum.
Müzik eserlerinin telif hakkını takipte Türkiye’de ciddi bir sorun var.
MESAM’ın yanı sıra Garo Mafyan başkanlığındaki MSG de telif hakkı takibi yapıyor, ancak bu sorunu içinden daha da çıkılmaz hale getiriyor.
Bakan Günay, bu iki kuruluşun bir araya gelmesini istedi, MSG yönetimi ile buluşup aynı görüşü onlara da söyleyeceğini belirtti.
Günay, çoğu kabulünü Ulus’taki tarihi bakanlık binasında gerçekleştiriyor, arkasına duvardaki Divriği Ulu Camii’nin kapısının görüntüsünü alıyor. PARA VAR, PROJE YOK
Arif Sağ, bakışını o muhteşem kapıya yoğunlaştırınca sohbet oraya kaydı.
Kapının UNESCO ‘Nadir eserler’ listesinde olduğunu anımsatan Günay, “Korunması gerekiyor; ama bu konuda proje geliştirmede yeterli değiliz. UNESCO’ya yazdım, ‘ne destek verebilirsiniz’ diye sordum” dedi.
Sonra yine arkasında duran, Nemrut Dağı minyatürlerini gösterip, “Aynı sorun burada da var. Eserlerde yarıklar milim milim ilerlerken restorasyon işlemleri maalesef çok yavaş gidiyor” diye dert yandı.
Günay, “Paramız var, ama projemiz yok” derken de Türkiye’nin, bu alanda daha hızlı hareket edebilecek yetkinliğe ulaşması temennisinde bulundu. MESAM yönetimi çıkınca ben daha çok siyaset konuşmayı yeğledim.
Örneğin Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesinden sonra, CHP’ye yönelttiği sert eleştirileri kesmiş gibi görünüyordu.
Bunu anımsatınca, “Pek konuşmak istemedim; çünkü sonuç alacağını sanmıyorum. Birkaç şansı iyi kullanmadı, çıkışta yığınak hatası yaptı” dedi.
CHP Parti Meclisi listesinin eski isimlere teslim edilmesini hata olarak gören Günay, bunun değişim umudunu söndürdüğünü savundu. KARİZMA DA YOK BELAGAT DA
Günay da, “Kılıçdaroğlu, işe, Anayasa değişikliğine ‘evet’ diyerek başlasaydı, gündemi altüst ederdi” tezine inananlar arasında. “Bu CHP’nin, AKP’nin yedeği olması anlamına gelemez mi?” diye sordum.
Ecevit’in Demirel’e verilmiş bir muhtırayı, çoğu CHP milletvekilinin aksine, kendisine de verilmiş sayarak yola çıktığını söyleyen Günay şöyle devam etti:
“O karşı çıkıştan iki kez iktidar çıktı. Yoksa Baykal aynı şeyleri söylüyordu; üstelik karizma vardı, belagat vardı. Senden de güzel anlatıyordu. Eee sende bunlar yoksa halk niye gelsin? Bütün sorunun odağı bir adam mıydı? Bu adama haksızlık olur. Yanlış olan politikaydı. Daha özgürlükçü olmak yerine MHP çizgisinde bir siyaset AK Parti’ye zarar vermez. Böyle giderlerse tekrar iktidar oluruz. Koalisyon kışkırtarak oy alınamaz. Halk CHP-MHP koalisyonuna oy vermez. Bundan bir keramet çıkmaz yani.”
Kılıçdaroğlu sonrası CHP’de yaşanan kıpırdanmayı Deniz Baykal’a kızan ve küsenlerin hareketliliğine bağlayan Günay, “Onları da kazanamadılar. Aksine Baykal’ın yanında asker gibi duranları korudular” görüşünde.
Anlayacağımız, CHP’nin eski Genel Sekreteri, hâlâ bu partiye şans tanımıyor; aksine, “Ufuksuzlar, iktidar iddiaları yok” demeyi sürdürüyor; duyurulur.