Paylaş
Toptan, davete katılmadı, görevi Başkanvekili Güldal Mumcu’ya verdi.
Toplantıda 2010 buluşmasının TBMM himayesinde yapılması talebi geldi.
Mumcu, ekonomik bir yük de getirmeyecek olan bu talebi Toptan’a danıştı, onay alınca da, TBMM Başkanı adına, “Kabul” sözü verdi.
Sonraki gelişmeleri, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Toptan ve Mumcu ile yaptığım konuşmalar ışığında aktaracağım.
SÖZ YETMEZ
AH, Mumcu’nun sözü üzerine “2010 buluşması Türkiye’de yapılacak” kararı aldı ve geçen süre zarfında program için Meclis Başkanlığı’na başvurdu.
Yanıt 13 Mart’ta gitti; özü de, “Söz verilmiş olması TBMM Başkanlığını bağlamaz. Toplantının himayemizde yapılması uygun görülmemiştir” oldu.
Durum Mumcu’ya iletildi; şaşkınlık içinde kaldığını söyleyen Mumcu,pazartesi Şahin’i arayıp kısaca; “Bu sözü kendi adıma değil, Meclis Başkanı adına verdim. TBMM’nin itibarı söz konusu” dedi.
Şahin ise kayıtlarda böyle bir sözün olmadığını, devlet işlerinde yazılı belgelere baktığını vurgulayarak yine de Toptan’la konuşacağını söyledi.
Ancak Şahin, kararlılığını sürdürüyor; çünkü yaklaşımı aynen şöyle:
“Verilen ne sözler var; ama yapılan neler var? Benim yemeğime katılacağını söyleyip gelmeyenler olduğu gibi.”
Şahin, Bülent Arınç’ın Mumcu’nun odasına yaptığı baskının ardından, TBMM ve parti grup başkanvekilleriyle düzenlediği yemeğe Mumcu’nun katılmamasını ima ediyor olsa gerek.
Anlayacağınız, 8 Balkan ülkesinin hükümet ve meclis başkanları, AB troykası, AB ülkelerinin büyük STÖ’lerinin katılacağı bu buluşmanın akıbeti belli değil.
Bakalım Şahin, Toptan adına söz vermiş olsa da Mumcu’yu, Arınç’tan sonra, farklı tonda, yeni bir şok yaşatacak ikinci TBMM başkanı mı olacak?
28 ŞUBAT’TA DOLAYLIYDI
Bu fırsattan yararlanarak, diğer Meclis Başkanvekili Meral Akşener’in, Mumcu’nun yaşadığı birinci şokla ilgili ilk kez dile getirdiği, şu ilginç değerlendirmeyi
de bilginize aktarmak istedim:
“Sayın Arınç Başbakan Yardımcısı, yürütmenin önemli ismi. Güldal Hanım ise o an yasamanın başkanı. Onun yönetimini eleştirme yeri Genel Kurul’dur. Bunun yerine kürsünün arkasına geçmek son derece yanlıştı. Tartışmayı kadın üzerinden yapmanın da affedilir yanı yok. O gün konuşmadım; çünkü Güldal Hanım’la ben mukayese edildim. Niye diğer iki arkadaşımız değil de ben? Olayı kadın üzerinden götürmek için. Buna bir de oda mahremiyeti tartışması eklendi. Oysa eylem, kadına karşı olduğu için mi, yasama ile yürütme ayrılığı ilkesi ihlal edildiği için mi yanlıştı?
Susmamın bir nedeni de Güldan Hanım’ın çok düzgün durmasıydı. 28 Şubat sürecinde benzer şeyler bana da yapıldığı için bilirim. Kadın politikacı en zor anı, güç sahiplerinin fiziki ve sözlü saldırılarında yaşar. Kadın olarak aynı şekilde mukabele imkanımız yok. Bu, kadın politikacıların en zorlandığı alandır. 28 Şubat’ta güç sahipleri bana dolaylı mesajlar yolladı; bugünün güç sahipleri ise Güldal Hanım’a mesajı dolaysız yollamış oldu.”
Paylaş