Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Gül ile ErdoÄŸan’ın arasına türban girdi

MURAT Yetkin, cuma günü Radikal’deki köşesinde, "Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasında kriz var mı" sorusunu irdeledi.

Zaman zaman benim de üzerinde durduğum bu konuda Yetkin, "Her Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında rastlanabilecek yaklaşım farklılıklarını kriz olarak görmek doğru değil" değerlendirmesini yaptı.

27 Ekim’de Köşk’te yapılan AB toplantısına Erdoğan’ın katılmamasının altını ben de daha önce çizmiştim; Yetkin de bu toplantıya değindi.

Ermeni açılımı, Obama’nın sadece Gül’ü araması....

Tüm bunları geçerek diyorum ki; Gül-Erdoğan ilişkisinin seyrine damgasını vuran ana neden Anayasa Mahkemesinden dönen türban düzenlemesidir.

Bakın bu iddiamı nelerin üzerine oturtuyorum?

GAZETELERDEN ÖĞRENDİ

Daha başından yazayım; Gül’ün bu düzenlemeye karşı olduğuna eminim.

Düzenleme yapılacağını gazetelerden öğrendi; anlayacağınız Erdoğan, konuyla ilgili olarak önceden gidip kendisiyle bir değerlendirme yapmadı.

Gül’ün bu nedenle bir alınganlığa girmediği söylenemez.

Oysa Erdoğan, Gül’e gitseydi, "Tayyip Bey, bu konuya henüz girmeyin. Gerginlik oluşacak. Bazı kesimlerden şikayetler geliyor" sözlerini duyacaktı.

Gül’den bu sözlerini işitme şansını kaçıran Erdoğan, aksine MHP’nin iteklemesiyle hızla düzenlemeyi TBMM’den geçirdi.

Yine bir iddiada bulunayım; asıl alınganlık da işte o an oluştu.

Çünkü Gül, düzenlemeyi Meclis’e iade etmek istedi.

Çok da kararlıydı.

Kamuoyu önüne çıkıp bunun bütün risklerini üstlenmeye de hazırdı.

Doğrusu, böylesi bir adım, bazı kesimlere göre, Gül’ü "bütün Türkiye’nin cumhurbaşkanı" yapacak çok önemli adım olacaktı.

Peki, bu neden olamadı; onu da açayım.

ERDOĞAN’IN MHP KORKUSU

Düzenleme önüne gelince Gül, Erdoğan gibi davranmadı.

Veto için Erdoğan’ın görüşünü almak istedi; öyle de yaptı.

Konuyu Erdoğan’a açtı, uzun uzun gerekçelerini dillendirdi.

Ancak ErdoÄŸan, hak verse de bu vetonun kendisini siyaseten çok yıpratacağı inancındaydı.Â

En çok da MHP’nin bunu kendisine karşı kullanmasından çekiniyordu.

"Bir siyasetçi olarak bunu üstlenemem, bu riski alamam" dedi.

Yani, "Siz şimdi siyaset üstüsünüz, sandık derdiniz yok; ama ben sandığı düşünmek zorundayım" demek istedi, imzalaması için ısrar etti.

Sonuçta da Gül, Erdoğan’ı aşamadığı için vetodan vazgeçti.

Sadece türban konusu değil, yine benim iddiam olarak kayda alın; Gül, Erdoğan’ın AB performansını yetersiz görürken, bazı söylemlerini de doğru bulmuyor; ancak bütün bunlardan yola çıkarak Yetkin gibi diyorum ki, ikili arasında bir kriz durumundan söz edilemez.

Kimse de Gül ile Erdoğan ilişkisini ne Sezer-Ecevit, ne Özal-Mesut Yılmaz/Yıldırım Akbulut ne de Demirel-Tansu Çiller ilişkisine benzetmesin.

Burada uzun yılların ideolojik dava, yol arkadaşlığı var.

Bir de, "Kriz durumlarında şefin dediği geçerlidir" ilkesi unutulmasın.

Yalnız son bir uyarım; şefi de kimse, "Gül" diye düşünmesin.
Yazarın Tüm Yazıları