KEMAL Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı seçilmesi ardından, askerlerle bu partinin ilişkilerinde yeni döneme girildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
27 Nisan bildirisini yayınlayan emekli bir genelkurmay başkanına hükümet, milyon liralık makam otomobili aldığında konuyu gündeme getiren, eleştiren ilk isim Kılıçdaroğlu olmuş; ama parti yönetiminden sitem almıştı. Şimdi o Kılıçdaroğlu, CHP’nin direksiyonunda ve söylemini sertleştiriyor. O bildiriyi yayınlayan genelkurmay başkanına dokunulmamış olmasını hükümetin aleyhine kullanmaya çalışıyor. Belli ki referandum meydanlarında, hem “AKP’nin darbe karşıtlığı sahtedir. Gerçek olsaydı işte 27 Nisan’ın mimarı orada” hem de “12 Eylül’den, o darbenin ürünü AKP mi, mağduru CHP mi hesap sorar” diye seslenecek. Aynı Kılıçdaroğlu, bir gün önce de Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’a, “Açıklanmaması gereken bir konuda söz söyledi” gerekçesiyle sitemde bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e destek çıkar konumdaydı. RESMİ KANAL DIŞINDA YOL YOK CHP’nin yeni dönemde askerle ilişkisini anlamak için yukarıdaki iki örnek yeterli; ama biraz daha açmaya çalıştığımızda şunlar da söylenebilir: “CHP-asker ilişkisi tamamen resmi kanallardan gerçekleşecek. Ne kimse CHP adına askerle özel, gizli ilişki kurabilecek, ne de 27 Nisan benzeri girişimlere destek veren izlenim doğuracak söylemler söz konusu olabilecek.” Ancak CHP, özellikle terörle mücadelenin yaşamsal bir süreçten geçtiği bu dönemde, askerin çok özenli bir korumaya ihtiyacı olduğu düşüncesinde. “Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan ile buluşmasında bu konuya özel dikkat çekecek” diye öngörmek mümkün; çünkü CHP’de şu kanı güçlü: “Askere yönelik eleştirilerde sınır aşıldı ve devlet kurumlarının da bunda rolü var. Sorumlu makamlarda oturanlar ise TSK’yı savunmaktan kaçınıyor. Bunlar terörle mücadelede askerin moralini olumsuz etkiliyor. Askere yönelik kuşku ve vehimler kurumlararası güveni zedeliyor; askerin, sivillere gerçek görüşlerini açıklaması zorlaşıyor. Eğer asker, ‘siviller bizi anlamıyor’ noktasına gelirse, gelmişse terörle mücadelede başarı zorlaşır.” TAM BAŞARI SİVİL İRADEYE BAĞLI CHP’deki bu kanıyı, kendilerine gelen şu bilgilerle de güçlendirebiliriz: “Asker, sınır boyundaki her saldırıda kendilerinin suçlanmasına isyan ediyor. Çünkü aldıkları önlemlerle, sınırdan geçişlerin yüzde yüz engellendiğini zaten söylemiyorlar. Ama başarının en azından yüzde 60’ı aştığına inanıyorlar. Gerisi tamamen siyasi destek gerektiriyor. Çünkü asker, terör örgütünün özellikle beyin takımının nerede olduğunu öğreniyor, bu bilgileri sivil iradeyle paylaşıyor; ancak sınırın ötesinde yapılacaklar ise tamamen sivil iradeye bağlı. Karşıda (Irak veya Kuzey Irak diye okumalı) bir muhatap yok. Muhatabı bulmak, konuşmak sivil iradenin işi. Asker, sivil iradenin bu konudaki her adımını gerçekleştirmeye hazır.” Buluşmada, “1989 raporumuzun arkasındayız” söylemi de dahil epey şey söylenecek, ben sadece askerle ilişkiler bölümü üzerinde tahminler yaptım. Ancak Kılıçdaroğlu’nun, Başbakan’a, “Aman sınırdaki şu yerleşim bölgelerine özel önem verelim” deme, şu mesajı iletme olasılığı da yüksek: “Arkadaş, bilmediğimiz özel bir şey varsa paylaşmaktan çekinme. O bilgi aramızda kalır; ama bizim bu konuda alınacak kararlara desteğimiz artar.”