Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Erdoğan’ı tatmin etmeyen AKP

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, iki hafta önce yapılan son AKP grup toplantısının basına kapalı bölümünde partisinin duruşuna bir kez daha dikkat çekti.

Erdoğan, birkaç dakika süren bu konuşmasında milletvekillerine, parti teşkilatına önemli bir sitemde, uyarıda bulundu.

Bu sitem, AKP’deki hangi gelişme, tutum veya karardan kaynaklandı, şimdilik açık değil; ama anladığım çok beklememiz gerekmeyebilir.

Erdoğan söze, "Arkadaşlar" diye başladı; "Muhafazakár demokratız desek de biz artık bir ideoloji partisi değiliz; bir merkez partisiyiz. Bunu ısrarla söyledim, söylüyorum da; ama hálá anlamayanlar var" diye devam etti.

SOL DIŞLANIYOR

İlk bakışta, "Anlamayanlar" parti dışından birileri gibi gelse de devamdaki şu sözler muhatapların içeriden olduğunu ortaya koydu:

"Fraksiyonel, silahlı sol dediğimiz kesimlere kapalı olduğumuz açık. Ama bunlar dışındaki sola kucak açalım. Teşkilatlar buna direniyor. Hedefimiz bütün ülkeyi kucaklamak. Sola bakışımız da bu anlayışın parçası. Merkez sağ geldi, gelmeye de devam ediyor; ama sol için aynı şeyi söyleyemiyorum. Partimizde sol dışlanıyor. Sizi uyarıyorum ve bunun takipçisi olacağım."

Başbakan bu sözleri, dere geçildikten sonra, yani adayların hemen hemen tamamı belirlendikten sonra söylemiş olsa da önemli.

Ancak Erdoğan da bir arpa boyu yol alınmadığını itiraf ettiği konuyu gerçekten çok önemsiyorsa "Neden?" diye sorabilmelidir.

Çünkü Erdoğan bir şey isteyecek, AKP direnecek; kimse inanmaz.

Hadi bizi geçelim de asıl merakım, AKP’deki eski solcuların, ki aralarında militan soldan gelenler de var, bu sözlere ne kadar inandığıdır.

Eminim en çok da bu eski solcu AKP’liler, aynı Erdoğan, her gün, çoğunun geldiği CHP’yi dahi komünistlikle suçlarken, yalan ve iftirayı komünistlere mal ederken "Bu ne yaman çelişki" diyorlardır.

MERKEZ Mİ, OTORİTER Mİ

Sol kanatsız kalsa da AKP’nin bir merkez partisine dönüşmesinin, merkeze çekilmesinin Türkiye için en iyi seçenek olduğu ortada.

Bu gerçekleşemedi; çünkü sorun Erdoğan’ın kendisinden kaynaklanıyor.

İktidara geldiği gün AKP tüzüğündeki bütün demokratik maddeleri ayıklayan; eleştiren milletvekilini "Seni buraya ben getirdim" diye tersleyen; "Benim bakanım", "Benim bürokratım", "Benim valim" söylemine sahip bir başbakan, otoriter anlayışı mı, merkezi mi temsil eder?

Türkiye’de teşkilat modeli zaten demokratik bulunmazken, ilaveten mahalle temsilcileri atamak nasıl bir parti modelidir; merkez mi, otoriter mi?

Her gün yalan ve hakaret dolu haberlerle çıkan AKP destekçisi bazı medya organları Erdoğan’ın kolları altında sürekli yer buluyor.

Ancak aynı Erdoğan, merkezdeki medyaya boykot çağrısı yapıyor.

Bunu da "Partimin teşkilatına söylüyorum" diye savunuyor.

Acaba dünyada, üyelerinin okuyacağı gazeteyi emir komuta zinciri anlayışı içinde liderin belirlediği bir tek merkez partisi var mı?

NOT: Bir resepsiyonda karşılaştığım MHP Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşı da Başbakan’a, "Davos sonrası İsrail’e bir ara iyileştirici yolladı mı, yollamadı mı" diye sormamı isteyip ekledi: "Bakalım ne cevap gelecek? Sonra da ben konuşurum."
Yazarın Tüm Yazıları