Paylaş
Buradaki silahı tank, top olarak göreceksek tabii ki silahlı kuvvetler üstün; ama bu savaşta asıl güç, hukuk silahını iyi kullananda.
Bu noktadan bugüne dek yaşananlara bakarsak, hukuki donanımda TSK’nın, sivillerin, daha açıkçası hükümetin gerisinde kaldığını söyleyebiliriz.
TSK’nın hukuk sürecine saygılı davranması son derece olumlu bir tutum, sık sık TSK’yı hedef yapanların bunu mutlaka görmesi gerekir; ama kastım bu değil, TSK’nın hukuki argümanlarının yetersizliğidir.
Bazı örnekleri daha önce aktarmıştım, son operasyonda da benzer tespitleri yapan, gözaltılarda polisi devre dışı bırakmak için yeterli olan hukuki gerekçelerin kullanılmadığını düşünen çok uzman var.
“Canım, polis devredeyse ne sakınca var” demek de gerçekçi değil; çünkü bu sadece iki kurum arasındaki çatışmayı derinleştirmeye yaradı.
Kimileri otel gibi görse dahi komutanları, nezarethanelerde günlerce sorgu beklemek zorunda bırakmaya halkın olumlu baktığını düşünen de yanılır.
BAŞKOMUTANLA İLİŞKİ
TSK’nın hukuk kadrosunun, emir/komuta zincirinden bağımsız mütalaa verecek hukukçularla zenginleştirilmesinin zamanı gelmiş geçmiş de olabilir.
Refleksler ve ilişkiler bakımından da TSK’nın önemli sorunları var.
İlişkiler noktasında belki okları Cumhurbaşkanı’na yöneltmek gerekir.
TSK’nın, yakınmalarını, başkomutan sıfatını taşıyan makama değil de bir başbakan yardımcısına aktarma noktasına gelmesi üzerinde herkes düşünmeli.
Darbe planı iddiaları olsun, günlük gelişmelerde olsun, TSK’nın, hızlı refleks verememesini sadece kurumun büyüklüğü ile açıklamak yetmez.
Örneğin; Erdek Garnizonu’nda yaşanan “parola-işaret” saygısızlığının basına yansımadan görülüp gereğinin yapılmaması bir soru, kısa sürede tamamlansa da soruşturma bitene dek komutanı görevden almamak ayrı bir soru.
TSK’nın bu zayıf noktaları Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un çoğu sitemini etkisiz kılıyor olabilir; Hürriyet ve Haber Türk’e yaptığı açıklamalara karşın Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sessizliği böyle okunabilir.
Daha ileri giderek, o iki demecin ardından önce Başbuğ’un bir ses kaydının ortaya çıkması, hemen ardından gözaltı fırtınası estirilmesi eğer bir rastlantı değilse çok ciddi sorunların varlığının işareti kabul edilebilir.
İSTİFA YOK ÜSLUP FARKLI
Ne taraftan bakarsak bakalım, TSK’nın, çok sıkıntılı/sıkışmış bir dönemi yaşadığı net; ama yine de komuta kademesinden bir istifa olmaz, derim.
Buna karşın çok ciddi bir üslup kırılması, farklılığı söz konusu.
Yanılmıyorsam 12 Eylül’den bu yana, TSK’nın tüm orgeneral ve oramiralleri ilk kez bir araya gelip tepki ve duygularının ortak olduğunu gösterdiler.
15 komutanın, son gözaltıların toplumda tepkiyle karşılandığına inandığından, durumu bir kez de bu yolla halkın dikkatine sunmak, “Ülkedeki bu kaos görüntüsünden, bize yapılanlardan çok rahatsızız. Bunu herkesten önce Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın görmesini bekliyoruz” mesajı vermek istediğini düşünmeli.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan devrede artık, o nedenle daha ileri tahmin yanlış olur, komutanlar toplantısı aralandıkça da bu görülecektir.
Paylaş