Paylaş
Oysa karar, PKK’lıların dönüş gününün akşamı, MGK toplantısının hemen ardından izlenen görüntüler üzerine alındı diyebiliriz.
Hükümet içi değerlendirmede Erdoğan’ın oluşan tüm görüntülere tepki koyduğunu, ancak en çok PKK’lıların üniformalı oluşu üzerinde durduğunu, bunu kabul edilemez bulduğunu aktarabilirim.
Aynı tepki herkeste vardı, “İyi niyetle, 1999’daki gibi olmasın” diye yola çıkılmış; ama umulan karşılık görülememişti.
İşte o gece, “Böyle olacaksa gelmesinler daha iyi” denildi.
KOORDİNATÖRLÜK SORUNU
Bu karar hemen açıklanmadı; aksine Erdoğan, ertesi gün Ağrı’da bütün PKK’lıların dönüşünü beklediği yönünde açıklamalarda bulundu.
Çünkü bu arada yeni durum değerlendirmesi yapıldı, temaslarda bulunuldu.
Şunu da ileri sürebilirim ki, daha başında böylesi bir başarısızlığın yaşanmasında özeleştiri mekanizması da işletildi, oklar çoklukla ve doğal olarak koordinasyonu üstlenmiş İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a yöneldi.
Atalay bundan sonraki süreçte daha fazla destek alma, ilgili bakan ve bürokratlarla daha çok istişarede bulunma ihtiyacı içinde olacak gibi.
Örneğin, hâkimlerin sınır kapısına gitmesi, PKK’lıların üniformalı olarak işleme tabi tutulması, “güvenlik” gerekçeli ve özünde birer İçişleri kararı.
Şöyle de ifade edebilirim: “Dönüşte yaşananlar konusunda koordinatör bakan ciddi bir sorun görmemiş olabilir veya öngörü eksikliği yaşadı.”
Bütün olumsuz tabloya rağmen hükümet, yine de açılım ve PKK’lıları dağdan indirip örgütü tasfiyeye zorlama amaçlı her çabayı göstermeyi sürdürecek.
Neler yapılacağı konusunda da bazı ipuçları verebilirim.
KARARGÂHTAKİ PANİK
Başka nedenlerle de olsa Beşir Atalay ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu yakında Erbil’e gidiyorlar, bu ziyaretlere dikkat.
Bu aşamada, hükümetin, Barzani’nin daha etkin tutum alması, daha çok şey yapması için gerekli girişimlerde bulunacağını söylemek yeterli olur sanırım.
Ama buradan hareketle, “PKK ve DTP es geçilecek” sonucu sakın çıkarılmasın.
Tamam; hükümet, “Bugüne kadar izlenen yöntemle sorun çözülmedi; yeni şeyler yapmak lazım” anlayışını koruyor; ama bunun da bir sınırı var.
Bir de hükümetin açılım konusunda atacağı yeni adımlara bakalım. Cezaevlerinde Kürtçe konuşma için, “Türkçe bilmediğini kanıtlamak” gerekiyordu; bunun yerine “beyanı” yeterli sayacak yönetmelikle, özel radyo ve TV’lerde Kürtçe yayının yolunu açan yönetmelik yakında yayınlanıyor.
Bölgedeki arama noktaları sayısı ile askeri hareketlilikte (gidiş gelişler de dahil) batı illeri standardına ulaşılması için daha hızlı hareket edilecek. Taş atan çocuklarla ilgili yasal düzenleme iki hafta içinde TBMM’ye ulaşacak.
Ara başlığa gelince; yani İrtica Eylem Planı’nın serüveni...
Malum karargâhtaki bir subayın ihbar mektubu ve belgenin aslını savcılığa göndermesi üzerine gerçeklerin ortaya çıktığını öğreniyoruz. Başbakan Erdoğan da Pakistan yolunda bunu doğrular yönde konuştu.
Ben de ihbar mektubuyla ilgili bir ayrıntı vermek istiyorum:
Mektupta, belgeyle ilgili haberin medyaya ilk düştüğü gün karargâhta, kelimenin tam anlamı ile bir panik havası yaşandığı iddia ediliyor, bu panikle ilgili detaylara giriliyor; yorumu sizin.
Paylaş