Paylaş
Başlangıçtan beri yazdığım gibi, önceki koalisyon görüşmeleri ile bu seferki her açıdan farklılık taşıdığından ‘yavaşlık’ da tüm öngörüler altüst ediliyor.
‘Yavaşlıkta’ tam bir rekor kırıldı; Davutoğlu, görevi aldıktan tam 30 gün sonra nihayet Kılıçdaroğlu ile ilk ciddi koalisyon görüşmesini yapacak gibi.
Yani seçim olasılığına 15 gün kalmış, 45 günlük anayasal sürenin neredeyse tamamı bir görevlendirme ile bitirilip teamüller yok edilmek üzereyken.
Neyse, deyip bu akşamki yemekte neler olacağına bakalım.
‘OLMADI’ DEMEK İÇİN YEMEK GEREKMEZ
Bu bakışı da dünkü görüşmelerimden edindiğim izlenimlerle yapacağım.
Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nu akşam yemekli uzun bir görüşmeye çağırmışsa, “Artık koalisyon iradesini açıklığa kavuşturacak” diye bakmak zorundayız.
Yoksa, el ele dahi tutuşulmamışken sırf, “Kemal Bey, çok naziksiniz, istikşafi görüşmeler için bizi reddetmediniz; ama bir ay sonra gördüm ki biz bir araya gelemeyiz” demek için ‘ayrılık yemeği’ ısmarlayacağını düşünmek akılları zorlamak olur.
Diyeceksiniz ‘Ama orası AKP’, amenna; ama o, ne ciddiyet ne de nezaket olur.
Yok, böyle yapmayıp, “Kemal Bey, güzel görüşmelerimiz oldu, biraz daha ileri gitmemizde yarar görünüyor” demesi bekleniyor ki, normali budur.
(Saray üzerindeki çalışmaların olumlu sonuçlandığı da ileri sürülüyor.)
O zaman görmeli ki görüşmeler, tabanından yönetimine CHP’de, artık ‘kabak tadı’ havası yarattığından geçen 30 günlük ‘kaplumbağa maratonu’ işlemez.
Davutoğlu’nun bu akşam, ‘koalisyon kurma iradesi’ ile önerisini yapması ve o iradenin gerçekleşmesi için de kabine dağlımı dahil koalisyon protokolünü sonlandıracak ekipleri hemen yarın masaya oturtması gerekir.
YA NETLİK YA NOKTA
Kılıçdaroğlu’nun bunu talep etmesi son derece yüksek olasılık; çünkü çarşamba günü milletvekillerinin karşısına ‘net’ ifadelerle çıkmak ister, onların daha fazla oyalanamayacağını mutlaka görüyordur.
Yani yemeğin sonunda iki lider de, “Nereye kadar gidilecekse o noktaya kadar tüm görüşmeler en kısa sürede tamamlama” mutabakatına varabilmeli.
Artık öyle uzun süreli görüşmeler falan olamaz; en azından CHP bunu istemek durumunda, bildiğim hazırlığı da bu yönde.
Çünkü CHP, ülkenin yönetimsiz kalmaması için elinden geleni yaptığını söyleyebilecek noktada ve sonrasında da edecek çok lafı olduğuna inanıyor.
Ya irade oluşup tablo netleşecek ya da ‘herkes yoluna’ denip nokta konacak.
Unutmamalı ki AKP, 13 yıllık iktidarının ardından ne eski dost/kardeş bıraktı ne de bugün krize dönmemiş bir icraat.
***
FİKRET OTYAM ustamızı kaybettik.
Onu daha lise yıllarımda Cumhuriyet’teki yazı ve röportajlarıyla okur olarak tanıdım.
Son yıllarda ise artık tamamen resim dünyasına yoğunlaşmış bir usta olarak (Tabi ki eşi Filiz Otyam’sız düşünülemez) tanıştık, görüştük, sohbetler ettik; resim ve Türkiye konuştuk.
Bilge kişiliğinden yararlandım.
Kızlarından Döne ile uzun yıllara dayanan dostluğum, Elvan ve eşi Ali Baransel’le ilaveten meslektaşlığım, İrep’le yeni olsa da güzel arkadaşlığım sayesinde Otyam ailesinin tamamı ile yakın oldum.
Son doğum gününü de Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın organizasyonunda tüm dostlarıyla kutladık.
Şimdi o büyük ustayı yolculuyoruz; ama öyle eserler bıraktı ki hep aramızda olmayı sürdürecek.
Eserlerin için ayrıca teşekkürler Fikret Abi.
Paylaş