Paylaş
Tasarı yasadışı telekulağa yönelik olduğundan kuşkuları ne kadar giderir bilemeyiz; ama neresinden bakılırsa bakılsın çok önemli bir hassasiyet.
Telekulakta en zor iş bu illegal dinlemeleri önlemek; çünkü Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek de, Adalet Bakanı Sadullah Ergin de haklı olarak teknolojideki
gelişmelere, internet dünyasının sınırsızlığına işaret ettiler.
“O nedenle Ulaştırma Bakanlığı ile çok detaylı bir çalışma zorunlu” dediler.
Telekulağın illegali tamam da, legalindeki sıkıntının tavan yaptığı da ortada.
HAMSİ BEKLERKEN LÜFER YAKALAMA
Yasal dinlemelerde isnat edilen suç takip edilirken, bir başka suç deliline ulaşılmasıyla ilgili tartışmadan başlayalım.
Tamam; yasanın ilgili maddesi, “tesadüfi delil” kabul ediyor ve delile ulaşan savcıya durumu kamu görevlisine bildirme yetkisi tanıyor.
Cemil Çiçek, bunu, “Hamsi beklerken lüfer yakalama” olarak açıkladı, Neşter operasyonunda dinlemeye takılan bir hâkimle ilgili süreci örnek verdi.
Güncelden giderek sürdürelim; malum, Ergenekon savcıları istedi, Adalet Bakanlığı müfettişleri de 56 savcı ve hâkimle ilgili dinleme kararı talep etti.
Hâkimler de bu yönde karar verince aylar süren dinlemeler gerçekleştirildi.
Bu dinlemelerde bazı hâkim ve savcıların fuhuş çetesiyle bağlantısı bulundu.
Ergenekon savcıları, ilgili tapeleri “tesadüfü delil” diye müfettişlere yolladı. İşte, burada işin içine bir özensizlik giriyor.
Yapılan bir telefon dinlemesi; ama bakın müfettişler, ilgili tespit tutanağında nasıl “tespitler” yaptılar, sadece birkaç örneği vereceğim.
“Cinsel ilişkiye girdiği” denmişse ve yapılan telefon dinlemesiyse, cinsel ilişki anında telefonla konuşma fantezisi mi söz konusu diye sormaz mısınız?
Ama belki, dinleme sırasında fotoğraf da çekilmiştir!
Ya da bu tespit tutanağı ortam dinlemesinin de kanıtı.
Tespit tutanağındaki “gönül ilişkisi kurduğu”, “duygusal ilişkiye girdiği”, “kadın ayarladığı” gibi ibareleri ise anlaşılabilir bulmalı artık.
TAPELER MİT’E GİDİYOR MU?
Suç kanıtlanır ya da kanıtlanmaz; ama kişilerin onurunu ayaklar altına alma amacıyla tapelerin çarşaf çarşaf yayınlanması, suçla ilgili olmayan konuşmaların iddianamelere konması da yasal dinlemede ayrı bir sorun.
Çiçek ve Ergin’den edindiğim izlenim, bu konuda yeni ne yapılabilir üzerinde duruluyor; ama aslında yasal dinlemelerdeki bu sorunun kaynağı belli.
Ancak o kaynakla ilgili, nedense cezalandırma yolu hep kapalı tutuluyor.
Ayrıca Adalet Bakanlığı’nın suç ve davayla ilgilisi olmayan konuşmaların yok edilmesi yerine, iddianamelere konmasına onay verdiğini unutmayalım.
Kendimden örnekle baktığımda dahi bakanlığın bu kararına şaşırıyorum.
Sinan Aygün’le yaptığım, tamamen bir gazetecilik faaliyeti olan bir görüşmemin tapeleri Ergenekon iddianamesinde ne arıyor diye aylar önce sormuştum; bugüne kadar da yanıtını alamadım.
Bütün bunlar ortadayken gelin rahatsız edici bir yeni soruyu soralım:
“Yasal dinleme tapeleri bir aydan bu yana, hem de talep yokken, MİT’e de gönderiliyor mu? Doğruysa neden ve MİT, talep etmediği halde bu tapeleri alma gereği duyuyor? Bu hukuki midir?”
Paylaş