Paylaş
İlginçtir, o iradenin varlığına en çok atıf yapan da CHP’lilerin kendileri.
Öcalan’la görüşme sürecinin bu amaçla kullanılacağını anlatıyorlar.
Daha açık ifadeyle, CHP’lilerin önemli bir kısmı, bu görüşme süreci başarılı da olsa, başarısız da olsa CHP’ye bedel ödetileceği görüşünde.
CHP’lilerden bunları dinlediğim çarşamba günü, İstanbul milletvekili Melda Onur, Avrupa Parlamentosu’nun enerji konulu toplantısının Lenin’in, “Komünizm = elektrik” şeklinde özetlenen sözüyle açıldığını tweet’ledi.
Bunu okuyunca Lenin’in, “Çar’ın topu, tüfeği, parası var, bizim yok. O nedenle tek şansımız, ondan bin kez akıllı olmak” sözü de aklıma geldi.
TEK KİŞİ DIŞLAMA LÜKSÜ YOK
Lenin’in o sözüne yoruma gerek yok sanırım ama her CHP’li, eğer partilerinin yok edileceğini düşünüyorsa yapacağı tek şey belli.
Örneğin eski genel başkan Deniz Baykal yeniden meydanlara iniyormuş.
Hangi etik özeleştiri yapıldı da meydanlara iniliyor ki bunun CHP’ye bir katkısı olsun bilemem, ama CHP yönetiminin bu sahaya iniş konusunda bir çekincesi yok görünüyor.
Ben de seçmen ve CHP tabanı üzerinde geçici bir dalgalanma dışında bir etki beklemiyorum, ama kamuoyunda tartışılacağını göreceğiz.
Tabii bir de bakarız Baykal, herkesi (en çok da beni) yanıltır bir tavır sergiler. Ancak, aksi de olsa Baykal’ın da tavrını açık ortaya koyması CHP’de tüm cinlerin birden şişeden çıkmasını sağlayabilir. Buna rağmen, en karşıtları dahi güçlü muhalefet beklentisini CHP üzerinden dillendirdiği şu günlerde bu partinin tek kişiyi dahi dışlama lüksü yok.
Kürt sorununda yaşanacaklar ve art arda gelecek üç seçim nedeniyle tarihi bir dönemeçte duran CHP, her kişiye sıkı sıkı sarılmak zorunda.
Yani, ülkede demokrasinin yaşaması muhalefete bağlı hale gelmişse CHP’de, kimin ne diyeceğini açıklıkla ortaya koymasına saygı duyularak, birlikte yürümenin başarılması şart.
AKP-B OLMADAN
En başta Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP bunu başarırsa, ilk büyük sınavın verileceği yerel seçimlerde meyve toplamak mümkün olur.
Çünkü, adayların önseçimle belirleneceğini düşünürsek kanatlar, aday çıkarırken kişisel yakınlıkları değil, beceri ve başarıyı, önce tabanın sonra da halkın beğenisini esas almak zorunda kalacaklar.
Ayrıca, farklı her sese karşı dilin şehvetine kapılıp sert laflar etme dönemi de bitecektir.
Tabii ki, parti programları kutsal kitap, yöneticiler dokunulmaz kişiler değil; tartışmalar, farklı yaklaşımlar elbette bu alanlarda değişim getirebilir.
Yalnız, o değişimler kavgasız olduğu sürece halkın alkışını alıyor.
Ezcümle CHP, Türkiye’nin ihtiyacı ‘tek şef, tek ses partisi’ olmadığı için tüm “AKP’nin B versiyonu ol” tavsiyelerini haklı olarak elinin tersiyle itmeli.
Onu iten bir CHP, ‘misafir-ev sahibi’ tartışmasına son veren, saygı temelli bir demokratik duruş ve hoşgörüyü de parti içinde egemen kılarsa tüm kaygıları giderir.
Paylaş