Paylaş
Öncelikle Erdoğan’ın, böyle bir açıklamayı tam da Anayasa paketi oylanacağı sırada yaparak muhalefete, “İşte gizli tek adamlık ajandası” kozu vermiş olmasını anlamakta zorluk çektik; sanırım çoğu arkadaşı da bu görüşte olduğundan salı günkü grup konuşmasında Başbakan bu konuya hiç girmedi.
Takvime gelince, ben sadece AKP açısından muhtemel takvime işaret ettim; ama bu takvimin gerçekleşeceği konusunda ciddi şüphelerim var.
HER DURUMDA ŞEFİN DEDİĞİ
Bir, önümüzdeki seçimleri iyi okuyabilecek duruma gelmemizdir.
Bunun için de Deniz Baykal’ın, “CHP oradan, toplumun görmeyi istediği bir parti olarak ortaya çıkacak” dediği gelecek ayki Kurultay’ı görelim.
Baykal, değişim ve yenileşmenin toplumun beklediği yönde olmasına yol verirse, Türkiye’de siyaset yepyeni bir mecraya doğru akar.
İki, o mecradan AKP’nin bugünkü güçle çıkacağını düşünmek, bence hayal.
Üç, o paketin bugünkü kadar destek görmeyeceği daha şimdiden belli.
Başka gerekçelerim de var; ama, “Durun hele; geçilecek daha çok köprü var” demekle yetinip sadece, “2012’de seçime Gül ‘evet’ der mi?” sorusu için parantez açıp şunları söyleyeyim:
“Evet, Gül’e, fasıllara götürecek kadar yakın Fehmi Koru’nun, ‘2014’e kadar görevde’ demesi önemli. Ama ben diyorum ki, bu sadece ve sadece, Erdoğan isterse olur. Orada şef Erdoğan’dır ve her durumda şefin dediği geçerlidir. Bakılacak yer de Gül’ün söylemi değil, kararları ve eylemleridir. Bugüne kadar Erdoğan’ı rahatsız edecek, tek bir karar oldu mu, olmadı mı?”
EŞİK İKİNCİ TURUN BAŞI
Biraz da Anayasa görüşmelerini yazayım ve madde madde sıralayayım.
İlk tur görüşmelerin sonuçlarına merak kesilmeye hiç gerek yok; çünkü bu turda, bir madde 330’un altında kalsa dahi bir sonuç yaratmıyor.
İktidar, milletvekilleri üzerinde çok güçlü bir denetim mekanizması kurmuş durumda, bu turda 3-5 dışında fire beklenemez.
Dananın kuyruğu ikinci turda kopacak. O turda 330 ile 229 arasındaki fark ölüm kalım gibidir, geri dönüşü yoktur. Yargı maddeleri yürek çatlatabilir.
Oylamalara katılmama taktiği ile CHP de grup üzerinde, iktidarla aynı denetimi sağlamış durumda; ikisi de demokratik değil; ama sonuç başarılı.
CHP’nin taktiği sonucu, AKP’nin grubuna markajı daha da arttı.
BDP’nin, CHP gibi oylamalara katılmaması bazı AKP’li vekilleri mutlu ediyor. Onlar, “Sadece BDP desteği bizi referandumda zora sokar. Onun yerine işi tek başımıza bitirmemiz daha iyi olur” görüşünü savunuyor.
Ancak tek başına kalış bıçak sırtı rakamlar demek; o nedenle ikinci tur oylamanın başına kadar bir uzlaşma arayışına girilmesi sürpriz olmaz; ve de gözlerin yöneldiği adres BDP değil, CHP.
Dün taraflarla yine konuştum; Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, şunu dedi:
“Seçim sonrasına ertelemeye yokuz; ama bölmeye varız. Anayasa Mahkemesi’ne gitmelerine olumsuz bakışımız hukuk dışı iş yaptığımız için değil; halka gidecek bir konuda mahkemeye çıkılmasınadır. Çözüme hâlâ varız. Yeter ki CHP isteğini samimiyetle ortaya koysun.”
CHP kurmayları ise “Bölsünler biz varız; ama Anayasa Mahkemesi hakkımızı niye kullanmayalım, korkuları mı var?” diyor.
Sanki taraflar buluşursa hâlâ bir sonuç çıkabilir gibi.
Paylaş