Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Başbuğ’un elleri, sözleri

GENELKURMAY Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’la ilk uzun boylu görüşmem ve temasım Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu dönemdeydi.

Entelektüel bilgisi ve konuşmasını dünyanın önemli bilim adamlarının görüşleri ile desteklemesi, sakin tarzı çok belirgindi.

Ancak Aktütün Karakolu’na terörist saldırı sonrası Genelkurmay Başkanı olarak, hırçın sayılacak bir konuşma yapmasına şaşırmıştım doğrusu.

Harp Akademileri’nde kendisini dinlerken yeniden entelektüel, çok iyi çalışmış; askerin rolü söz konusuysa, "Batı, AB" diyenlere, "İşte karşınıza oralardan bilim adamlarının görüşleriyle çıkıyorum; inanmıyorsanız siz de okuyun" diyen bir Başbuğ gördüm.

Başbuğ’un konuşmasının içeriği dün köşelerde enine boyuna değerlendirildiği için ben, bir nokta dışında, tarza yönelik saptamalar yapacağım.

ÇİZGİSİ KALICI

Bir nokta derken, "Türkiye halkı" açılımını kastettim.

Başbuğ, Genelkurmay İkinci Başkanı olarak da 3 Kasım 2004 günkü basın toplantısında aynı ifadeyi kullandı; ama o gün üzerinde pek durulmadı.

Genelkurmay Başkanı olarak sözlerin tekrarının büyük yankı yaratması çok doğal ve önemli; ancak Başbuğ’un düşünce yapısındaki tutarlılık ve kararlılık bakımından da çok dikkat çekici bulunmalı.

Genel olarak baktığımızda Başbuğ, sloganvari konuşmadı; önemli, doğru ve desteklenmeyi hak eden tespitler yaptı; bilgilendirmeye çalıştı.

Ancak bir cumhurbaşkanından duyulması gereken sözleri söylediği için zaman zaman devletin ideolojisinin sınırlarını çizen, bu alandaki kavram kargaşasını ortadan kaldırmaya çalışan bir izlenim doğurmadı; "Dikte mi ettiriyor, düşündürmeye mi çalışıyor" sorusunu akla getirmedi de değil.

Bazı cümlelerdeki sesinin yüksekliği (Örnek: Üniter yapı, ordunun şerefiyle oynanması, ordu-din ilişkisi bölümleri); bazı sözcüklere yaptığı özel vurgular (Örnek: Açık olarak söylüyorum ulus-devlet içinde mümkün değildir); haklı olsa da üzüntü yerine kızgınlık görüntüsü veren ifadeleri (Örnek: Şehitlere sahip çıkılmaması, ’imanla ilgili karar verenler’ bölümleri); "Bu da bu kadar basit" sözü; "Nasıl izah edilebilir" yerine, "Nasıl izah edebilirsiniz" diye dinleyene hitap etmesi; masaya yumruk vurması (bir kez) bu izlenimleri verdi.

SİYASET YAPMAYAN KOMUTAN

Kararlılık vurgusu yaparken avuç içleriyle masaya dokunması, "Terörist de insandır" derken üzüntülü hali ve duygusallığı, bazı sitemlerindeki sıcaklığı (Örnek: Azınlıkların mecliste olamaması), "ortak değerler" derken parmaklarını iç içe geçirmesi ise oldukça başarılıydı.

Şimdi gelecek haftaki basın toplantısını bekleyeceğiz.

Başbuğ, Harp Akademileri’nde bazılarının siyasi beklentilerini karşılamadı, haftaya da aynı tavrı sergileyeceğini düşünüyor ve umuyorum.

Çünkü dikkat; "MGK’da sorumluluğumuzu serbestçe yerine getiriyoruz" dedikten sonra metin dışına çıkarak, "MGK’da her üye eşit" vurgusunu yaptı.

Eminim o zeminde konuşan askeri halk hiç yadırgamaz; aksine destekler de.

ERGENEKON NOTU:
Dalgaları artık çığırından çıkıyor, yürekleri sızlatıyor. Sonuncusunun adını doğru koyalım: "ÇAĞDAŞ KADINI SUSTURMA DALGASI." Hadi o zaman dayanışmaya, konuşamıyorsak ÇYDD’ye bağış da mı yapamayız?
Yazarın Tüm Yazıları