BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan’ın, alanın tamamını dolduran AKP’li seçmene hitap ettiği Adana mitingini, kalabalığın arasında dolaşarak izledim.
"AKP’li seçmen" dedim; çünkü mitingin sonunda dahi kalabalığın en önündeki biriyle en gerideki arasında hiç fark yoktu; hep birlikte Erdoğan istedi diye ellerini kaldırdılar, dediklerini tekrarladılar.
Adana’da da gördüm; "AKP, devlet olanakları ile parti olanaklarını birlikte kullanıyor" dense de sonuçta çok başarılı mitinglere imza atıyor.
Ama gerçek şu ki; bu başarı tamamen Erdoğan’ın eseri; çünkü iki saat geç kalsa da alandan ayrılmayan halkın beklediği, görmek istediği o.
Erdoğan, teknolojik olanakları iyi kullanarak kalabalıkla sıcak ilişki kuruyor; onları kendisine bağlamayı beceriyor ve bundan büyük keyif alıyor.
Ancak, önceki durağı Hatay’da söze, "Sizi beklettim; özür dilerim" diye başlarken, bu hoş tutumu Adanalılardan niye esirgedi anlayamadım.
ÜSLUPTA DEĞİŞİKLİK
Kırıkkale mitingi ardından Erdoğan’ın rakiplerini küçük düşüren üslup kullanmasını gündeme getirmiş olduğumdan Adana mitingine bu yönle de baktım.
O yazımın ardından Baykal, Erdoğan için "Maganda üslubu kullanıyor" dedi.
Erdoğan, Kırıkkale mitinginde muhalefet için şu ifadeleri kullanmıştı:
"Yalan", "İftira", "Çamur", "Namert", "Alçaklık bile bir seviye ifade ediyor", "Müfteri", "Karalamak", "Çamur atmak", "Şeref, haysiyet, onurdan nasibini almayanlar", "Çirkeflik", "Basitlik", "Maskara", "Rezil", "Kepaze", "Komünist".
Adana’da ise bu üslup tamamen gitmiş, seviyeli bir üslup gelmişti.
Anlaşılan Baykal sonuç almış, hatta Erdoğan tabloyu tersine çevirme peşine düşmüş, denebilir; çünkü Baykal’ı terbiyeli konuşmaya davet etti.
Bunu da Baykal’ın, "Herkes dinleniyor, hükümete dilediğimizce küfür edemiyoruz" sözlerini örnek vererek yaptı, vatandaş da alkışladı.
İzlenimim, Baykal’ın bu örneğine vatandaş olumlu puan vermiyor.
Buna karşın; Baykal’ın, "Başbakan olmuşsun, adam olamamışsın" sözleri rağbet görürken, "maganda üslubu" eleştirisi de rahatsız edici gelmiyor.
O ŞİMDİ KENE VE MAFYA
Mitingde, kalabalık arasında dolaşırken ilginç bir gözlemim oldu.
Erdoğan, Adana’nın bazı mahalle adlarını sayarken arkamda biri yanındakine, "Bak ya, adam neleri biliyor; helal olsun" dedi.
Sonra, alandaki iş dünyasının bazı isimlerinin yanına gelince duyduklarımı tekrarladım; aldığım yanıt, "Evet, Demirel hafızası var galiba" oldu.
Anlayacağınız, Erdoğan’ın önündeki teknoloji harikası cam iyi iş görüyor.
Seçime gelince; Adana, AKP, CHP, MHP arasında kritik bir seçim yapacak.
Aytaç Durak, 20 yıldır ilk kez iktidar gücüne de sahip, sevilen, ciddi bir adayla yarışacak, CHP de bazı sıkıntılarına rağmen yarışta var.
AKP ve Başbakan Erdoğan için ise tek rakip yeni MHP’li Durak.
Başbakan’dan önce kürsüye çıkanlar da bunu gösterdi; Mehmet Ali Bilici rakibini nazikçe eleştirirken, Dengir Mir Fırat yerden yere vurmayı yeğledi.
Fırat, "Adana’nın sırtına 20 yıldır kene gibi yapışanlar" derken, sanırım kenenin 5 yıl AKP tarafından Adanalı’ya hediye edildiğini unutmuştu.
Erdoğan ise Fırat kadar sert değildi; ama Durak’ı eleştirirken, Adana’nın "çetevari","mafyavari" yönetilmesinden yakındı.