GENÇLİK ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay, "5 altın, 5 gümüş, 5 bronz alacağız" dediği olimpiyatlardan 1 altın, 4 gümüş, 3 bronzla döndük.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ifadesiyle, koca Türkiye, bir Phelps kadar olamayınca, 20 Mart 2006’da AKP dönemi bürokrasisiyle ilgili şu yazımı anımsadım:
"Başbakan, sık sık ’İşi ehline veriyoruz’ diyerek Sezer’e göndermelerde bulunuyor; ancak belediyede birlikte çalıştığı arkadaşları için pek de ’ehil’ kaygısı taşımıyor gibi görünüyor.
Sadece bir örnek vermekle yetinelim.
Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay, görevini 3 yılı aşkın süredir vekáleten yönetiyor; çünkü Sezer kendisini yeterli, ehil bulmuyor.
Başta futbol ve Türkiye’nin birincilik kürsülerini hiç boş bırakmadığı halter olmak üzere, yüzmede, voleybolda, basketbolda, atletizmde son yıllarda yaşanan hüsranlar Sezer’e haklılık kazandırırken, sporla çok ilgili olduğu halde Erdoğan, bu başarısızlıkları görmek istemiyor."
O NE GÜRLEMEYDİ
Ertesi gün arayan Atalay, yüksek sesle nasıl gürledi hálá anımsarım.
Önceki gün Akşam Gazetesi’ne de benzer şeyler söylemiş; "Öyle projelerimiz var ki çocuklarımız gelecek olimpiyatlarda göğsümüzü gerecek" demiş.
Abdullah Gül’ün asaleten atadığı ilk bürokratlardan olan Atalay, altı yıldır bu görevde olmasına rağmen hálá geleceğe yönelik umutlarla işi götürme çabasında.
Kolay değil tabii, böylesine bir başarısızlığın altından kalkmak.
Önce Çin’den, faturayı belediyelerin futbola ağırlık vermesine kesti; ancak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı da haklı olarak, "Altı yıldır sen ne yaptın?" diye sorunca susma yoluna gitti.
Oysa haksız değildi, belediyeler zaten o illerde yeterince Süper Lig’de temsilci varken diğer spor dallarına yönelebilir, sokak aralarına yaptırdıkları sahalarla, binlerce oyuncu yetişmesini sağlayabilirlerdi.
Bunu yapmadılar, nedenini de en iyi Atalay biliyor olmalı.
Yan yana koltuklarda kaç maç izledi bilemiyorum; ama keşke o zamanlarda, "Başkan, futbolu bıraksanız şu dallara yönelseniz" deseydi.
ELİNİ ÇEKMESİ GEREKENLER
Neyse, bunu da geçtik, yine Çin’den "Başarısız dallardaki federasyonların yöneticileri bir daha seçilemeyecek" haberini veren Atalay,"Birilerinin elini taşın altına sokması lazım, biz soktuk" demeyi de ihmal etmedi.
Anımsatayım Erdoğan da, "Burada kendim başta sorumlu tutuyorum" dedi.
Sanırım bu sözleri okuyan herkes emin olmuştur ki, her iki isim de hiçbir federasyon seçimine müdahale etmedi, seçimler rekabet içinde geçti.
Evet, Başbakan tespitinde haksız değil, başta kendisi durumu sorgulamalı, Atalay ise elini taşın altından çekebilir.
İyi de olur; çünkü deniyor ki o kırılmış elle artık bir şey yapamaz.
Ama bilinmez bakarsınız "başarılara" toz kondurmadan yoluna devam eder; sonuçta bu dönem bürokratları arasında belediye başkanlığından beri Başbakan’a yakın olma şansı yakalamış Atalay’ın bir ayrıcalığı olabilir.
Atalay, Londra olimpiyatları ardından da çıkar yeni umutlu projelerden söz eder olur biter; nasılsa işin ehli oldu ya artık.