CNN Türk’ün Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın damadı Mustafa Çubuk ve yakın arkadaşı Bülent Sungur’un Ankara Büyükşehir Belediyesi’yle "ballı takas" yaptıkları haberi Ergenekon’un son dalgasıyla aynı anda çıktı.
Çubuk’un nikáhını kıyan Melih Gökçek’le Haşim Kılıç arasında su sızmadığı herkesin malumu olunca haber tam ilgi görüyordu ki Ergenekon ezip geçti.
Kılıç, "Damadımın ticari işleriyle ilgili bilgim yok" dedi.
İki gün sonra, bu kez Kılıç’ın asker oğlunun, yemin töreni sonrası valinin makam otomobiliyle ağırlanması gündeme geldi.
Kılıç, bu kez de, "Törene gidecektim.Dostumuz vali, protokol gereği bizi karşılayacaklardı.Acil işim nedeniyle gidemedim.Çocuğu Çorlu merkeze götürmüşler.Sistemli bir yıpratma kampanyası" açıklamasında bulundu.
BİR OĞUL İDDİASI DAHA
Kılıç’a basit bir sorum var.
Alman Federal Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın oğluna da aynı muamele yapılsa, Alman yargıç bunu yıpratma kampanyası mı sayar, özür mü dilerdi?
Dünyanın her ülkesinde böylesi yargıçların ve aile bireylerinin bu tür sorgulamalar altında olması en doğal tutumdur.
Ama, Türkiye’de bazı yargıçların ilişkileri ele alınınca hemen ’yıpratma’ bahanesi dillendiriliyor; oysa Kılıç’tan beklenen doğru tutum kendi verdikleri görüntüleri sorgulamasıdır.
Bu sadece Kılıç için değil, her yargıç için geçerli.
Çubuk’a şu soruyu da sormak lazım:
"Takas yapılan sinema binasının gerçek değeri ile fatura değeri arasında fark var mı? (’Gerçek değer 3 milyon 750 bin TL, fatura ise 6.5 milyon TL’ gibi dedikodular var da.) Elden büyük miktarlarda para teslimi kara para soruşturmasına tabi olduğundan, banka dekontları açıklansa bu tür dedikodular da ortadan kalkmaz mı?"
Daha da ileri gidelim, paranın kaynağını açıklamakta ne sakınca var?
BAĞIŞ ŞANSLI
Türkiye’de AB için çalışan çevrelerin başmüzakereciliğin Ali Babacan’dan alınması yönündeki görüşlerini kaç kez yazdım anımsamıyorum; ama sonunda doğrusu yapıldı, Egemen Bağış dün görevi devraldı.
Genel kanı Bağış’ın, Babacan’dan daha başarılı olacağı; çünkü en azından Babacan’dan sonra gelmesi en büyük şansı görülüyor.
Babacan döneminde AB için bir arpa boyu yol alınmadı; daha sosyal, görüşlerini açıklamaktan çekinmeyen, Başbakan’a daha etki edebilecek ve doğru adres olarak öncelikle Başbakan’la temas edecek, dış medyayla ilişkileri iyi olan Bağış döneminde kervanın yeniden yürümesi olası.
Hele bir de dinlemeden mahkûmiyet kararları vermekten kaçınırsa.