Paylaş
Kabine üyeliği sonrası çıkışlarıyla, şu ya da bu nedenle hükümet ve parti yönetiminden hoşnut olmayan bazı AKP’lilerin de sempatisini topladı.
Kendine güveni yüksek, dizginlenmesi zor bir isimi olduğu ortada.
RTÜK Başkanı Zahid Akman’a, “İstifa et” çıkışı yapması da bundan.
Başbakan Tayyip Erdoğan ise sadece “Akman temiz bir arkadaşımız” demekle yetinmedi, Arınç’ın çıkışını “kişisel görüşleri” diye önemsenmez kıldı.
Şemdinli olaylarına karışan bir astsubay için, “İyi çocuk” dediğinden Yaşar Büyükanıt’a eleştiriler yöneltmekten çekinmeyen Arınç, “Akman temiz çocuk” dendiğinde susmuşsa arada bir fark görmüş olmalı herhalde.
Üstelik bir etik kurulun başındaki “temiz arkadaşın”, belgeler üzerinde etik olmayan gizlemeler yaptığı da tam ortaya çıkmışken.
PATRON TEK
Buna rağmen Arınç sustuysa, mutlaka bir bildiği vardır; ama önce, Başbakan’ın, sözlerini “kişisel görüş” diye niteleyerek koca bir başbakan yardımcısını itibar kaybına uğratmasıyla ilgili iki olasılığı aktarayım.
* Başbakan, özenle koruduğu “temiz arkadaşın” istifasını isteyen bir bakanın, çıkışından önce kendisine danışmamış olmasına tepki koydu.
* Arınç öncesi RTÜK’ten sorumlu bakan Mehmet Aydın halen kabine üyesi. Arınç’ın çıkışı Aydın’ı, geçmişte sessiz kaldığı için rencide etmiş olabilir; Başbakan bunu fark etti, diğer bakanın hukukunu korudu, denge sağladı.
İki halde de Başbakan şu mesajı da vermiş oldu:
“Meclis Başkanlığı ile bakanlık ayrı iş. Orası özel bir makamdı, daha özgürdün. Partimde eski Meclis Başkanı sıfatı taşıyan tek isim sensin. Ama eski başbakan yardımcısı sıfatı taşıyan bak kaç kişi var? Yeni görevin çok özel değil, iki dudağıma bağlı bir konum. Burada tek patron olduğunu unutmamak gerek.”
Başka bir anlatımla, “AKP’nin vicdanına” sınırları anımsatıldı.
Oturulup konuşuldu, sınırlar kabul edilerek tatlıya da bağlandı.
Dışarıdan baktığımızda, “Ey Arınç, siz sözü ortada kalacak biri misiniz? Artık söyleyeceklerinizin anlamı ve değeri kalmadı” diyebiliriz.
Oysa parti içindeki tablo pek de öyle değil.
Arınç, geri adım attı gibi görünse de gelişmeler kendisini haklı kıldıkça bundan kazançlı çıkacağına inanılıyor; tutumunun, parti bütünlüğüne, lidere saygı konusunda iyi bir örnek oluşturduğu kabul ediliyor.
Yaygın kanı, Arınç’ın çıkışlarını “yeni sınırları” içinde sürdüreceği; böylece, rahatsız milletvekillerinin hislerine tercüman olarak Başbakan’ın işini kolaylaştıracağı yönünde.
SINIRSIZ HAKARET
CHP’nin Gülen cemaatine bakışı ile ilgili önceki yazımda Meltem TV ile Mehtap TV’yi karıştırmışım; her iki kanaldan ve okurlarımdan özür dilerim.
Meltem TV taraftarları “Bizi işbirlikçilerle karıştırma” demekle yetinirken, diğer tarafın çığ gibi yağan maillerinin çoğunda hakaret sınırsızdı.
Oysa YAZIMDA hiç yorum yapmadan, sadece bir fotoğraf çektim; CHP’den de tek eleştiri gelmedi, aksine konunun üstünde olduklarının teyidini aldım.
Eee, bu ne tahammülsüzlük, bu ne baskı, bu ne şiddet Allah aşkına!
Yoksa hoşgörü, alçakgönüllülük, saygı sözcükleri sadece kamuflaj için mi?
Paylaş