EGEMEN Bağış’ın başmüzakereci olarak atanmasıyla birlikte AB konusunda bazı kıpırtılar görmeye başladık.
Bağış, düne kadar AKP Genel Başkan Yardımcısı olarak partisini savunan, gerektiğinde muhalefetle kavga eden bir konumdaydı.
Bugün ise önemli bir devlet politikasını yönetmekle sorumlu.
O nedenle de işe muhalefetten destek arayışı ile başlaması doğru oldu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den, "Geçmişte gerekli reformlara destek vermiş bir partiyiz.AB’nin bir devlet politikası olduğunu biliyoruz" sözlerini duymuş olması önemsenmeli.
Bağış, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’la görüşmek için de başvurdu.
Keşke görüşebilse; ama Baykal’ın çok istekli olduğu söylenemez.
Oysa CHP de Bağış’la birlikte AB yolunda yeni bir dönem başlatılabilir.
EŞİTLİK KOMİSYONU
Ali Babacan sonrası AB sürecinin mutlaka hızlanacağı çok yazıldı.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Brüksel ziyareti de bunun ilk göstergesi olarak kabul edildi; ama aslında küçük de olsa atılan başka adımlar var.
Bağış’tan sonra iki Bakanlar Kurulu toplantısında 4 saat AB konuşuldu.
TBMM’de Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kurulması için harekete geçildi; eylülden bu yana ilk kez geçen hafta toplanan Reform İzleme Grubu üyeleri bundan sonra en az iki ayda bir düzenli olarak buluşacak.
Bağış’ın şimdiki acil öncelikleri ise sanırım yolsuzlukla mücadele stratejisini netleştirmek, yargı reformunu hızlandırmak olacaktır.
AKP’nin bu konulardaki gönülsüzlüğü Bağış’ı zorlayacak gibi; ama Başbakan’a yakınlığı nedeniyle kendisinden beklenti çok yüksek oluştu.
AB konusuna uzak biri olmaması ve Başbakan’a yakınlığı nedeniyle bu beklentiler haklı; çünkü unutmamak gerekir ki AB liderleri ile yaptığı tüm görüşmelerde Erdoğan’ın yanında mutlaka bulunan tek isim Egemen Bağış’tı.
Erdoğan, 17 Aralık 2005’te masadan kalkarken, Hollanda Dışişleri Bakanı’na fırça atarken tek tanık ve o sözleri çeviren, ondan başkası değildi.
Erdoğan’ın AB liderlerine ne söz verdiğini, ne söz aldığını en iyi bilen Bağış’ı bu çerçevede kurumsal hafıza gibi de görebiliriz.
ANADOLU TURUNA ÇIKACAK
Ayrıca, Bağış’ı AB’ye şöyle bakan biri olarak niteleyebiliriz:
"Şeriat devletine de, darbeye de ’hayır’ diyeni; koca dayağından kurtulmak isteyen kadın ile çocuğunun eşelediği topraktan mermi çıkmasını istemeyen anneyi; ’Sokakta yürürken başıma cam düşmesin, ayağım çukura girmesin’ diyen yaşlı teyze ile uzun saç bırakmak, küpe takmak isteyen genci aynı paydada buluşturan, şüpheleri gideren tek proje."
Babacan’ın bakışı da belki böyleydi; ama bu nitelemenin Bağış’ın üzerine Babacan’dan daha iyi oturduğu bir gerçek ve de bir avantaj.
Şimdi, Bağış’tan temel beklenti, AB ilkelerine aykırı söylemlerini hiç eksiltmeyen Erdoğan üzerinde daha fazla etkili olması, tozlanmış dosyaları bir an önce açması, kaybolan halk desteğini yeniden kazanmak için hızla harekete geçmesi olacaktır.
Bağış da bunun farkında olmalı ki, Anadolu’yu dolaşıp AB konusunda geniş bir bilgilendirme kampanyası yürüteceğini öğrendim.
İlk turunu bu ay yapmasını beklenen Bağış, dileriz kimseyi yanıltmaz.