Paylaş
TBMM Soruşturma Komisyonu’nun bu kararı, iktidarın konuya yaklaşımının bugüne kadarki en açık işareti sayılabilir.
İktidarın böylece, en önemli psikolojik eşiği başarıyla aştığı da söylenebilir.
Hemen, fezlekeler, savcılar değiştirildi; yüzlerce klasör dosya, Adalet Bakanlığı’nca önce 70’e, sonra 34’e, yetmedi TBMM tarafından 11’e indirildi. Soruşturmanın kaynağı olan İstanbul’daki davada takipsizlik kararı verildiği halde onlar önemli psikolojik eşikler değil miydi diyenler çok çıkacaktır.
Haksız değiller, ama önceki günkü tablo sonuca doğrudan etki edecek gibi.
KAÇARI OLMAYAN YOLA GİRİLMİŞTİ
Komisyondan yayılan önceki günkü hava, en azından bazı eski bakanlarla ilgili ‘Yüce Divan’ kararı çıkacağı yönündeydi.
Yukarıda sıraladığım dava ve dosya seyrine rağmen hava böyleydi denebilir.
Yetmedi; muhalif üyelerin talep ettiği tanıkların dinlenmemesine, bakan çocuklarının ‘tanıklıktan çekilme’ haklarını Zarrab ve kamu görevlilerin de kullanmasına rağmen hava böyle esiyordu.
Çünkü, tape ve görüntüler, belge ve bilgiler, bilirkişi raporları, mal varlığı listeleri üyelere, sebepsiz zenginleşme ve rüşvet suçlamaları konusunda kararı için önemli ipuçları veriyordu.
Daha ileri gidelim; biliminsanlarından oluşan Adli Tıp heyeti tapeler hakkındaki ‘montaj’, ‘dublaj’ gibi iddiaların tümünü yok etmişti.
Komisyonun bilirkişisi olan MASAK üyesi, kendilerine ulaşan tüm belgeleri inceleyip, “Üç eski bakanın mal varlığı gelirleriyle orantılı değil” dedi.
“Kaçarı olmayan bir yola girilmişti” dense yeridir.
İşte tam bu noktada önceki günkü gelişmelerin yaşanması çok düşündürücü.
Komisyon başkanının toplantıyı geç başlattığı, önüne konan notlar üzerine tavır aldığı, toplantıdan çıkıp telefon görüşmesi yaptığı haber ve bilgileri komisyon işleyişine pek uygun olmaması da buna kaynaklık etti.
(Eski bakanların Başbakan’la görüştüğü haberi de ayrı.)
HAVA DÖNDÜ GİBİ
Bu noktada önceki gün ne oldu; gariplikler var mı, yok mu diye de bakalım.
İlk gariplik eski bakanların komisyona son anda yeni belge sunmasıdır.
Çünkü hepsi, 4 hafta önce yanlarında avukatlarıyla, komisyonda saatlerce ifade verip belgelerini sundu; istedikleri sorulara orada sözlü, istemediklerini sonradan yazılı yanıtladılar.
Öyle dikkatliydiler ki, şirketlerinin faaliyet alanlarını dahi söylemediler.
Bilirkişi bu veriler ardından da görüşünü değiştirmeyince, eski bakanlar ansızın, “Aaa ben unutmuşum” psikolojisinde komisyona, şirket muhasebe defterleri üzerinden yeni mal varlığı belgeleri sundular.
İyi ama, bu kez de ‘bunca süre bunlar komisyona neden sunulmadı’, ‘Varlık satış veya alımı hallerinde mal varlığı bildirimlerine kayıt gerekirken bu yapıldı mı’ (bendeki bilgi aksi yönde), ‘Neden komisyona bütün banka dökümleri sunulmadı’ türevi sorular akılda kaldı.
Anladığım, bu sorular komisyon üyelerinin kafalarını daha da netleştirdi.
TBMM çatısı altına işaretle, birebir konuşmalarda eski bakanlarla ilgili görüşler netleşmiş izlenimi de ağırlıktaydı.
Tüm bunlara rağmen artık, psikolojik havanın önceki günkü gibi esmediği, sonuca asıl etkiyi ‘iki dudak arasında çıkan sözlerin’ yapacağı gözleniyor.
Komisyonun yanı sıra, TBMM Genel Kurulu’ndaki oylama için de tahminler aynı.
Paylaş