TÜRBAN düzenlemesiyle ilgili süreçte Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın tutumları siyasi tarihe geçecek örnekte.
Gül, önce, imzasını sivil toplum örgütlerinin (STÖ) girişimi ile masumlaştırmaya çalışıyor; kendisi öneri getireceğine muhalefet partilerine, "Beni de kurtaracak bir formülünüz var mı?" sorgusu yaptırıyor.
Sonra da daha dört günü varken, başkomutanı olduğu ordunun büyük bir sınava girdiği günün avantajından yararlanarak imzayı basıyor.
STÖ’lerin işe devam etmesinin niye durdurulduğu belirsiz(!) kalıyor.
Sonuçta askerin içine sindiremediği herkesçe malum bir düzenleme, başkomutanları tarafından, böylesi bir günde ülkeye hediye ediliyor.
İmzanın MGK sonrası gelmesi de ayrı bir konu. Çünkü, bu görüntünün, "askere rağmen" veya "askerin onayını alarak" imzaladı gibi spekülasyonlar yaratması mümkün ki, ikisi de yanlış.
Ayrıca, zaten asker bu işin dışında kalmamış mıydı?
MHP’NİN İPİ CHP’YE
İşin Gül cephesi böyle; ama biraz araştırdığımda gördüm ki konunun Erdoğan cephesi de siyasi etik açısından hoş olmayan birçok örnek içeriyor.
Çözüm için liderleri dolaştığını düşündüğümüz TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, meğer Başbakan’ndan CHP lideri Baykal’a ilginç sözlerini aktarıyormuş.
İlk öneri, "Anayasa Mahkemesi’ne gitme, 17. maddeyi sen düzenle" oluyor.
Erdoğan, anamuhalefete en temel hakkını kullanma diye mesaj gönderiyor!
Baykal dayanamıyor, Hisarcıklıoğlu’na soruyor:
"Başbakan yaptığı işin anayasaya aykırılığını görüyor ki böyle yapıyor. MHP ile protokol yapmadı mı? Anlaşmaları bozmakta olduklarını, maddeyi bana yazdıracaklarını ortağı MHP’ye iletmiş mi? O ortağını, attığı iple kuyuya indiren Başbakan aynı ipi bana mı uzatıyor?"
Hisarcıklıoğlu, söyleyecek söz bulamıyor, yüzünde bir tebessüm beliriyor.
Baykal ise, "İnanılır gibi değil; benimle kavga ediyor, verip veriştiriyor, sonra Anayasa Mahkemesi’ne gitme mesajı gönderiyor" diye devam edip ekliyor:
"Peki, gitmeyeyim; her şeyi de bir kenara bırakayım; ama MHP’ye yaptığını bana niye yapmasın ki, nasıl güvenirim kendisine?"
KURULTAY SIKINTI OLURSA
Bunu da sessiz karşılayan Hisarcıklıoğlu, Başbakan’ın çok kullandığı "edep", "adap" sorgulamasına neden olacak yeni bir bomba patlatıyor:
"Sayın Başbakan, partinizin kurultayı yaklaşıyor. Kurultay öncesi bir sıkıntınız olursa diye, ’evet’ demeniz halinde maddenin Kurultay sonrası yürürlüğe konabileceğini söylüyor, söz veriyor."
Baykal bu kez tam bir şaşkınlık yaşıyor.
Kendisine, "Genel başkanı olduğu CHP’yi sattı" denmesin diye Başbakan yol da göstermiş oluyor. Baykal’dan bu konudaki görüşünü değiştirmesini beklemek nasıl bir siyasi öngörü bilinmez; ama Erdoğan’ın teklifleri CHP’de hiç şık karşılanmıyor. Sonuçta da Baykal, çarşamba ve cuma günü olmak üzere iki kez görüştüğü Hisarcıklıoğlu’na "Hayır" diyerek pazarlığı bitiriyor.