YAZ geldi, okullar da tatil oldu.Deniz kenarında nefis bir tatil...
Deniz, kum, güneş, akşamları eğlence, dans, müzik ne kadar güzel değil mi?Peki, olayın parasal boyutu.O da çok önemli.Otel, motel ve pansiyona, lokanta, bar ve diskoya gittiğinizde hatta taksiye bindiğinizde, paranızı ya da banka kartınızı iyice kontrol edin, yoksa başınız ağrır.
HAPİS VE PARA CEZASI
Hesabı ödemediğiniz takdirde, hem hapis hem de para cezası olduğunu hiç duydunuz mu?İlk kez duyuyorsanız, bu yazıyı dikkatle okuyun:
- Lokanta, kafe, bar ve benzeri yerlerde yiyip içip hesabı ödemeyenlere,
- Taksi, dolmuş, otobüs ve benzeri ulaşım araçları ile kendisini bir yerden diğer bir yere taşıyanlara, ödeme yapmayanlara,
- Ücret karşılığı hizmet veren otel, motel, tatil köyü, pansiyon ve han gibi geçici ikamete tahsis edilen yerlerde kalan ve ödemede bulunmayanlara,
15 günden üç aya kadar ‘hapis cezası’ var. Bitmedi ayrıca, borçlu olunan tutarın 10 katı kadar da para cezası var.
Görüldüğü gibi, Türk filmlerinde ya da halk arasında, espri konusu olduğu gibi, lokantada hesabı ödemeyenler, bulaşıkları yıkayıp kurtulamıyorlar...
Hemen belirtelim, bu suçların kovuşturulması yani hapis ve para cezalarının söz konusu olabilmesi, şikayete bağlı (T. Ceza Kanunu Md. 521/a).
ANAYASA’YA UYGUN
Şimdi diyeceksiniz ki, ‘para cezasını anladık ama üç aya kadar hapis cezası da neyin nesi?’. Belki de haklısınız. Nitekim Anayasa Sulh Ceza Mahkemesi de böyle düşünmüş ve Anayasa’nın 38. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle, hapis cezası uygulamasının iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş. Anayasa Mahkemesi de özetle; ‘İtiraz konusu kuralın Anayasa’nın 38.maddesi kapsamında değerlendirilebilmesi için, ilişkinin yalnızca sözleşmeden doğması ve borcun yerine getirilmemesi hali için hürriyeti bağlayıcı cezanın öngörülmesi gerekmektedir... İtiraz konusu maddede suç olarak düzenlenen eylem, sözleşmeden doğan borcu ödememekle ilgili değildir.Ödeme gücünün bulunmadığını bildiği halde, failin, suçun mağduru aleyhine hileli ve kötü niyete dayanan eylemler gerçekleştirmesi, kısaca 'ödememesi' haline ilişkindir... Bu nedenle, hapis cezası uygulanmasında, Anayasa’ya aykırı bir durum yoktur’ şeklinde karar vermiş (Anayasa Mahkemesi’nin 31 Mart 2004 Tarih ve E.2002/101, K.2004/44 sayılı kararı).
Görüldüğü gibi, yasalarımız bedavacılığa izin vermiyor. Hesabı ödemeyene 10 kat para cezası ve 15 günden 3 aya kadar hapis cezası uygulanarak, ‘hesabı ödemesek ne olur ki?’ diye düşüneni, düşündüğüne düşüneceğine pişman ediyor...
Enflasyon muhasebesi ertelendi
8 TEMMUZ 2004 tarihli köşe yazımızda, ikinci geçici vergi döneminde enflasyon muhasebesinin uygulanması için gereken koşulların oluştuğunu, ancak uygulama tebliğinin henüz ortada olmadığını belirtmiştik.
Mevcut durumda, uygulamada yaşanacak sorunları özetledikten sonra da, bir yasa ile enflasyon düzeltmesinin yıl sonuna kadar ertelenmesini önermiştik.
TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen 5228 sayılı yasa ile aktif toplamı veya cirosu belli bir tutarın altında olan işletmeler için enflasyon düzeltmesi yıl sonuna kadar ertelendi. Buna göre;
2003 yılı net satış hasılatı (cirosu) 15 trilyon TL’yi veya 31.12.2003 bilançosundaki aktif toplamı 7,5 trilyon TL’yi aşmayan mükellefler, dilerlerse 31.12.2003 için ve 2004 yılının geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi uygulamayabilecekler.
Enflasyon düzeltmesi uygulamamayı tercih eden mükellefler, eski hükümlere göre (yeniden değerleme, maliyet revizesi, finansman gider kısıtlaması, LIFO uygulayarak) kazanç tespit edebilecekler.
2003 yılı net satış hasılatı (cirosu) 15 trilyon TL’yi ve 31.12.2003 bilançosundaki aktif toplamı 7,5 trilyon TL’yi aşan mükellefler için ise gerek 31.12.2003 ve gerekse 30.06.2004 itibariyle enflasyon düzeltmesi yapma zorunluluğu devam ediyor.
Lokantada bedava yemek
ÜÇ arkadaş, üçü de parasız ve karınları da aç. Hem de o kadar aç ki, açlıktan gözleri dönmüş. Biri sonunda dayanamıyor.
- Ben karşıdaki lokantaya gidip, karnımı doyuracağım. Açlıktan kötü değil ya sonucu ne olursa katlanırım.
Gider yemeği yer, sessizce çıkarken lokantacı ‘hesap’ der. ‘Ödedim ya’ diyerek kurtulur. Gelir anlatır, ikinci arkadaşı da cesaretlenir ve aynı yolu dener. Tam çıkarken, lokantacı ‘hesabı ödemediniz’ dediğinde ‘ödedim ya hatta yanına yüklü bir bahşiş de ekledim’ der. Lokantacı, mahcup bir vaziyette özür diler.
Sıra üçüncüdedir. O da gider, yemeği sipariş eder yanında bir de bira ister. Lokanta iyice boşalmıştır. Yemeğin sonuna doğru, nasıl sıvışacağını düşünürken, lokantacı gelip, karşısına oturur;
- Yahu ahbap hiç sorma, bugün çok dalgınım. Bugün bir müşteriden çıkarken hesap istedim, ödediğini söyledi. Bir müşteriden de, yine çıkarken hesap istedim, ödediğini ve yanında yüklü bir bahşiş bıraktığını söyledi.Onu da hatırlamadım. Yaşlanıyoruz galiba ne dersin?
- Olur amca böyle şeyler, yorgunluktandır. Neyse... Sen şu bizim 20 milyon liranın üstünü getir de, ben de kalkayım...
Fazla ödenen verginin vergisi kalktı
500 milyar lira vergi ödemesi gereken mükellefin, banka dijital sisteminde oluşan hata nedeniyle, 2 trilyon 500 milyar lira ödediğini, fazla ödenen 2 trilyon liranın iadesi aşamasında binde 7.5 oranına göre, 15 milyar lira Damga Vergisi istendiğini yazmıştık.
Ardından da Maliye yetkililerine, çok şeyden vergi alın tamam; ama hiç değilse, ‘fazla ödenen verginin vergisi olmasın’ diye duyuruda bulunmuştuk.
Olayın sonucunu merak edenler olabilir. Onu da açıklayalım. Yetkililer toplanıp olayı değerlendirdiler.
Fazladan tahsil edilen 2 trilyon liranın iade edilmesi aşamasında, Damga Vergisi alınmaması gerektiğine karar verdiler. Bu durumu da mükellefe bir yazı ile duyurdular.
Mükellefin haklı sorununa sıcak ve güler yüzlü bir şekilde yaklaşarak, hatalı uygulamayı düzelten, Ankara Defterdarlığı’nı kutluyoruz.