İşyerinde sevgililer kavga ederse hangisinin işine son verilir
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
ZOR bir soru...
Erkek ve kız, aynı işyerinde çalışıyorlar. Son yıllarda giderek yaygınlaşan, işyeri aşklarından biri başlamış. Önce küçük bir kıvılcım, ardından tatlı bir heyecan ve yakınlaşma. Sonra, beraberliğe dönüşen bir ilişki ve zaman zaman ortaya çıkan tartışmalar.
Bu tartışmalar, birlikte çalıştıkları işyerinde de olursa ne olur?
En önemlisi, işverenin olaya yaklaşımı nasıl olur?
Hangisinin işine son verir? Bildiğimiz kadarıyla, böyle bir kural yok ama yargıya intikal eden, yaşanmış bir olay var.
ÖNCE UYARI
Bu tür bir olayda, işveren önce uyarıda bulunuyor. Ardından, genç kızın görev yerini değiştiriyor. Buna rağmen, sevgilisi ile işyerindeki tartışmaların devam ettiğini ve boğuşma derecesinde kavgaya dönüştüğünü görünce "yetti artık" diyerek, kızın işine son veriyor.
Genç kızın, "İşe iade" istemiyle, mahkemeye başvurması üzerine, ifadesine başvurulan işveren;
"Daha önce uyarılmasına ve görev yeri bu nedenle değiştirilmesine rağmen, özel ilişkilerini düzeltmemesi, gönül ilişkisi olan, amiri durumundaki erkek arkadaşı ile boğuşma derecesinde kavga etmesi ve yaptığı hakaretlerin, dışarıdan gelen müşterileri ve işyerindeki arkadaşlarını rahatsız etmesi, bu şekildeki davranışlarının işyeri disiplinini, işleyişini ve huzurunu bozacak şekilde olması nedeniyle, İş Kanunu’nun 25/11. maddesi uyarınca" iş sözleşmesinin haklı nedenlerle feshedildiğini savunuyor.
YARGI NE DİYOR?
Yargı, hangisinin işine son verildiğine değil işe son verme olayının, İş Kanunu’na uygun olup olmadığına bakarak, olayı değerlendiriyor.
"Genç kız ile amiri durumundaki sevgilisi arasında, amirin odasında ve kapalı odada gerçekleşen kavganın ne şekilde meydana geldiği, genç kız ile sevgilisi olan erkeğin, bu kavgadaki somut davranış ve sözlerinin ne olduğu, bu davranışların iş yerinde ne şekilde olumsuzluklara yol açtığı, kavgayı başlatanın kim olduğu konusunda, tanık dinlenmesi ve diğer delillerle birlikte değerlendirme yapılması gerektiğine" karar veriyor (Yargıtay 9.Hukuk Dairesi, E.2006/25640, K.2006/32379. Kararın tam metni için Bkz.www.yaklasim.com).
Görüldüğü gibi, işyeri aşklarında, sevgililer arasında sorun çıktığında, işverenin durumu da kolay değil.
Temel ve sevgilileri
TEMEL’in üç tane sevgilisi vardır. Biri öğretmen, biri doktor, biri de santralcidir. Fakat öğretmenle evlenmeye karar verir. Bunu bilen arkadaşı sorar; "Niye öğretmen de diğerleri değil?" diye. Temel de ona döner;
"- Ula" der, "Bilmez misin doktorlar ’bugün git yarın gel’ der, santralci de ’şu an meşgul daha sonra tekrar deneyin’ der. Ama öğretmen ne der? ’Hadi bir daha tekrarlayalım...’
(Teşekkürler Nuri DEĞER)
Kaynanasına yumruk atana yüzde 50 fazla vergi cezası
KAYNANASINA kızıp gözüne yumruk atanlara, yüzde 50 artırımlı vergi cezası kesildiğini biliyor muydunuz?
Geçenlerde, Ankara Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası tarafından düzenlenen "Vergi Cezaları ve Meslektaşların Sorumluluğu" konulu seminerde konuşan Dr. Bumin Doğrusöz, vergi cezaları konusunda yaşanan ilginç bir çelişkiyi "kaynanasına yumruk atan" örneğiyle şöyle açıkladı;
"Diyelim ki, bir adam kaynanasına kızıp, gözünün üzerine bir yumruk attı ve mahkemelik oldu. Aynı adam 6 ay sonra defter ve belgelerini, inceleme elemanına ibraz etmemişse, bu durum Vergi Usul Kanunu’nun 339. maddesinde yazılı tekerrüre giriyor. Vergi ziyaı cezası da yüzde 50 artırımlı uygulanıyor. Yani ya kaynananıza yumruk attıysanız, defter ve belgelerinizi düzgün tutacaksınız ya da defter ve belgelerinizi düzgün tutmadıysanız, kaynananıza yumruk atmayacaksınız"
Ne diyelim?
Vergi mükellefleri, aman dikkat!..
Zırva nedir?
BİRİNE "Zırva zırva laflar etme!" derseniz, en azından ona hakaret etmiş olursunuz...
Zira; "Zırva" denilince akla "boş, anlamsız, saçma sapan söz" gelir. Açıp baksanız tüm sözlükler "Zırva"yı yukarıdaki gibi tanımlar...
Oysa, "Zırva"nın "gerçek anlamı" şudur;
"Osmanlılar’da imarethanelerde (aş evlerinde) pirinç, şeker, üzüm ve hurma ile yapılan, lapaya benzer bir tür tatlı..."
Zavallı "Zırva", "tatlı" anlamında iken döne dolaşa, başkalaşıp "saçma sapan, boş laf" anlamını alıvermiş!..
Annelerimiz laflarıyla
bize nasıl öğretirler?
MantIklI düşünmeyi:
"Ben öyle diyorsam öyledir!.."
Hayatın trajikomik yanlarını:
"Sen daha orda gülmeye devam et, birazdan ben seni tam güldürecem."
Hayatın çelişkilerle dolu olduğunu:
"Kapa çeneni ve çorbanı iç!.."
Hakkımızı alacağımızı:
"Eve vardığımızda ben bilirim sana yapacağımı."
Ve adaleti:
"Bir gün senin de çocukların olacak. İnşallah onlar da sana senin şimdi bana yaptıklarını yaparlar."
Havuzu doldurmak
SORU: Bir havuza, her gün içindeki kadar su ilave edilmektedir. Havuzun yarısı, sekiz günde dolduğuna göre, tamamı kaç günde doğar?
YANIT: Dokuz gün!. Nedenine gelince, sekizinci gün havuzun yarısı dolmuştu. Dokuzuncu gün, içerisindeki kadar su ilave edince, havuzun tamamı dolar.
Çaresi yok!..
- Doktor Bey; canım çok sıkılıyor, ne yapayım acaba?
- Can sıkıntısından kurtulmanın kolayı var hanımefendi
- Nedir o?
- Seyahate çıkın.
- Kocam da beraber gelecek olduktan sonra, neye yarar!..
Erkek ne zaman aldanır?
Bunun için dört noktaya dikkat edilmesi gerekiyor;
Birincisi; sizin için harcayacağı zamanı internet başında geçiriyorsa,
İkincisi; siz odaya daldığınızda ekranı hemen kapatıyorsa,
Üçüncüsü; sizin önünüzde maillerine bakmıyorsa,
Ve dördüncüsü; sürekli çöpçatan sitelerini ziyaret ediyorsa.
O zaman bilin ki sizi şimdilik "sanal alemde" yakın bir zamanda ise "gerçek alemde" aldatacak demektir.
(Teşekkürler Meltem ENEY)
Ramazan
Nasreddİn Hoca’ya sormuşlar;
-Hocam Ramazan bizden memnun gitti mi acaba?
-Memnun olmasa her sene on gün önceden gelir miydi?
Tecrübe, öğretmenlerin en iyisidir. Yalnız okul masrafı ağırdır.