BUGÜNLERDE, evlileri yakından ilgilendiren bir konu var. O da, 'Boşanma halinde, mal paylaşımının nasıl olacağı' ile ilgili...
Yeni Medeni Kanunla, bu konuda kadınlara 31 Aralık 2002'ye kadar tanınan bir fırsat var. O tarih geçince, fırsat kaçmış oluyor.
Kadınlara tanınan fırsat dedik ama bu fırsat karısının malı, fazla olan erkekler için de sözkonusu. Ancak, Türkiye'de mallar genellikle erkeğin üzerine kayıtlı olduğu için, konu daha çok kadınları ilgilendiriyor.
Yeni Medeni Kanunu hazırlayan Komisyonun Başkanı Prof.Dr. Turgut Akıntürk ve Prof.Dr. Ahmet Kılıçoğlu'na da danışarak, konuyu sizler için araştırdık.
2002'DEN ÖNCE EVLENENLER
Yeni Medeni Kanun ile 2002'den önce evlenenleri kapsayan 'özel bir hüküm' var. Buna göre;
1- Evli çiftler, 31 Aralık 2002'ye kadar notere gidip 'yasal mal rejimi'ni kabul ettiklerine dair bir sözleşme yaparlarsa, ileride boşanmaları halinde, evlenme tarihinden itibaren edinilen mallar üzerinde, 'yarı yarıya hak' talep edebilecekler (4772 Sayılı Yasa Md.10/3).
2- Yılbaşına kadar, bu tür bir sözleşme yapmayan eşlerde ise, sadece 1 Ocak 2002'den itibaren edinilen mallar için 'yasal mal rejimi' uygulanacak. Yani, boşanma halinde bu tarihten itibaren 'yarı yarıya hak' talep edilebilecek.
YENİ EVLİLERİN DURUMU
1 Ocak 2002'den itibaren evlenenler açısından, mal-mülk tartışması pek sözkonusu değil. Eşlerin herhangi bir sözleşme yapmaları gerekmiyor. Eşler arasında, 'edinilmiş mallara yarı yarıya katılma rejimi' olan 'yasal mal rejimi' kendiliğinden uygulanıyor (Medeni Kanun Md. 202).
Ancak, eşler bunun aksine bir sözleşme yaparlarsa, sözleşmedeki mal paylaşımı esas alınır. Taraflar, evlenme başvurusu sırasında da, yasal mal rejimi dışında bir seçim yaptıklarını da, yazılı olarak bildirebilirler (MK. Md. 205).
Olay özetle, yukarıdaki gibi. Türkiye'de, bir kadının kocasını ikna edip notere götürmesi zor bir olay. O nedenle, kadınların bu konuda fazla ısrar edip, aile huzurunu bozmamalarında yarar var. Aksi halde, hiç hesapta olmayan bir gelişme ortaya çıkabilir ve erkek eşinden, mal paylaşımı tartışması nedeniyle ayrılmaya kalkışabilir.
Tüm bu anlatılanlar, malı mülkü olanlar için. Olmayanların, kuşkusuz böyle bir sorunu yok. Aslında evlilikte, en büyük servet 'bir yudum sevgi'yi bulabilmek, gerisi boş...
Soyadı olayında erkeğin zaferi
Anayasa Mahkemesi, 15 Kasım 2002 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan bir kararı ile evlenen kadının kocasının soyadını almasını, bir zorunluluk olarak kabul etti. Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararında; 'kocası izin verse dahi, kadınların tek başına kızlık soyadını kullanamayacağı, bunun da eşitlik ilkesine aykırı olmadığı' belirtildi.
Kadının evlenmekle, kocasının soyadını almasının, cinsiyet ayrımına dayanan bir farklılaşma yarattığı savının doğru olmadığının da vurgulandığı kararda, uygulamanın ailedeki iki başlılığı da önlediği, özellikle belirtiliyor.
Kadının biri 'Alaaddin'in Sihirli Lambası' masalının benzeri bir olayla karşılaşır. Karşısına çıkan dev adam, 'Dile benden ne dilersen. Dilediğin 3 şeyi de anında yerine getireceğim, yalnız senin istediğinin 10 mislini de kocana vereceğim' demiş. Kadın da, 'Olsun, ben kocamı çok seviyorum' diyerek [dünyanın en güzel kadını olmayı istemiş.] Ardından dünyanın en güzel kadını olmuş. Kuşkusuz kocası da dünyanın en yakışıklı erkeği...
Dev adam kadına ikinci isteğini sormuş;
- Dünyanın en zengin kadını olmak istiyorum.
- Peki ama, şu anda dünyanın en yakışıklı erkeği olan kocanız, aynı zamanda dünyanın en zengin erkeği olacak. Üstelik size verdiğimin 10 misli serveti kocanıza vereceğim. Sonra bir sorun olmasın, başka kadın, kız gibi...
- Yok olmaz, ben kocamı çok seviyorum. Bana verdiğiniz servetin 10 mislini de ona verebilirsiniz. Herhangi bir sorun yaşayacağımı zannetmiyorum.
demiş. Kadın biraz sonra dünyanın en zengin kadını olmuş. Kuşkusuz kocasının serveti de, karısınınkinden 10 misli fazla olmuş...
Sıra gelmiş üçüncü isteğe...
Dev adam hatırlatmış;
- Son isteğinizi de söyleyin onu da yerine getireyim. Ancak birkez daha belirteyim, size vereceğimin 10 mislini de kocanıza veriyorum, kural bu. Söyleyin bakalım, son isteğiniz ne?
- Peki o zaman çok hafif bir kalp krizi rica edebilir miyim?